Zeytin ağacının gölgesinde sakladığı binlerce yılın izi. Efsanelere konu olmuş, çokça sevilmiş, değer görmüş. Bir Akdeniz hayali canlandırsa da kökeni büyük olasılıkla Akdeniz’in doğusunda, Türkiye Suriye sınırına dayanıyor, oradan Ege’ye uzanıp Atina’yı Atina yapıyor. Girit Adası’nda yer alan 3000 yıllık ve Manisa’da neredeyse 2000 yaşında olan zeytin ağaçları bu coğrafyada bugün bilmediğimiz kim bilir nelere şahit oldu. Bin yıllardır bereket ve çokça da ilham veren zeytin ağacının tarih ve sanat üzerindeki izini takip edelim…
Antik Atina şehrine, en iyi hediyeyi sunan Tanrı’nın adı verileceği söylenince, Poseidon ve Athena arasındaki mücadelede şehre bir zeytin ağacı hediye eden Athena, ismini de vermeye hak kazanır. Mitolojik, ekonomik ve ticari anlamda taşıdığı önem Grek sanatına da yansıdığından, arkeolojik kazılarda elde edilen günlük eşyalar, duvar resimleri, mozaikler gibi eserlerde sık sık zeytin tasvirine rastlamak mümkün. Sevginin, refahın, umudun sembolü olarak geniş bir coğrafyada yer edinen zeytin ağacı, efsaneye göre Nuh’un gemisine ağzında bir zeytin dalıyla dönen güvercin tufanın bittiğinin habercisi olur. Zeytin ağacının meyvesinin ve bu meyveden çıkarılan yağın tarihin çok erken dönemlerinden itibaren yemeklerde, tıpta ve kozmetikte de kullanıldığını biliyoruz. Tarih boyunca cömertliğiyle insanlığı doyuran zeytin ağacı bugün bu cömertliğini bizden de esirgemiyor.
Sanatçılara İlham Kaynağı
Güzel sanatlara baktığımızda büyülü, efsanevi ve Akdeniz’i anlatan zeytin ağacı pek çok sanatçıya ilham vermiştir.
Girit’te doğup büyümüş sonrasında ise hep zeytin üreten ülkelerde yaşayan Rönesans ressamı El Greco, en önemli dini temalarından biri olan Hz. İsa’nın bahçedeki duası serisinde sonsuz yaşamı temsil eden zeytin ağacını tasvir etti. Buruşuk ağaç gövdesi yaşlılığı, genç dallar ve filizler ise yeniden dirilişi temsil ediyordu.
Monet, Degas ve Sargent’ın zeytin ağacı kompozisyonları empresyonizm üslubunu yansıtırken, Henri Matisse fovizmin ilk örneklerinden olan “Zeytin Ağaçları Arasında Gezinti”yi bir Akdeniz sahil kasabası olan Collioure’de resmetti.
Georges Braque’ın kübizm öncesi fovist döneminde çoğunlukla şehir manzaralarını çalıştığı eserlerinden farklı olarak Zeytin Ağaçları, seyirciyi ön planda tek bir ağaca odaklaması ile dikkat çekiyor. Braque’ın ilhamı ise Marsilya yakınlarındaki L’Estaque köyünden geliyordu.
Zeytin ağacı çalışmaları ile öne çıkan sanatçı ise kuşkusuz Van Gogh. Güney Fransa’da St. Remy’de yaşadığı son döneminde, bölgenin temsilcisi olan zeytin ağaçlarını bolca resimlerine konu etti. Kardeşi Theo’ya zeytinlik hışırtısının içinde son derece eski ve gizli bir şey olduğunu ve bunun boyamaya cesaret edemeyecek kadar güzel olduğunu yazdı. Gökyüzünün renk tonlarını mavi, mor, yeşil, bronz, pembe, turuncu renklerle zeytin yapraklarına yansıttı. Zeytin toplayan kadınları boyarken ise yaşam ile hasat, doğa ile insan arasındaki bağı öne çıkardı. Kutsal kabul edilen, mitolojide yeri olan, insanların geçimi için verimli bir kaynak sunan zeytin ağacı, ağacın dallarından meyvesine, zeytinin toplanmasından yağ çıkarılmasına kadar her aşaması ile sanata konu olmuştur.
Bir Yaz Rüyası : Zeytin Ağacının Altı
Benim de yaz rüyası deyince deniz kenarından önce zeytin ağacının altı geliyor aklıma. Denizi de şöyle uzaktan görsem yeter aslında ama o ağacın gölgesi illa olacak üstümde. Küçükken mutfağımızın önünde zeytin ağacı vardı, tatile giderken yaklaştığımızı sıklaşan zeytin ağaçlarından anlardım biraz sonra deniz de görünürdü tamam az sonra kumsaldayım derdim. Güzel anılardan mıdır yoksa insanlığın bilincinde saklı olan efsanelerden midir beni hep bir coşturur. Gölgesi de güzeldir minik yaprakları ile. Altında bir şezlongda tatlı bir öğle uykusu, çok sevilen kitabın son birkaç sayfası, güzel bir yaz yemeği… Benim yaz düşlerim zeytin ağacının altında…
Bu ağacın altına bir masa kurduğumu hayal ediyorum. Zeytinyağını başrole koymak şart tabii… Böyle olunca geriye de pek uğraş kalmıyor. Koca bir kase makarna ama en kolayından zeytinyağı ve sarımsaklı soslu, bol maydanozlu ya da beş dakikada bir pesto sosu… Mis gibi domatesler, yaz meyveleri, bolca ot ve taze peynir! İri iri yeşil zeytinleri de ortaya koyunca tamamdır. Yani yaz sofrasında ne olursa olsun kolayından olsun. Zaten doğanın verdikleri o kadar güzel ki ağacın altında buz gibi beyaz şarabınla keyif yapmak için vakit kalsın. Yıllar sonra bile unutulmayacak güzel bir anıyı bizden sonra da ağaç hatırlasın…
Bu makale ilginizi çektiyse; yazarımızın kaleminden ”Tarihin ve Sanatın Penceresinden: Üzüm” yazımızı buradan okuyabilirsiniz.
Zeytinyağı ile ilgili olarak ise ”Urla Cooking Class ile Zeytinyağı Okuryazarlığı’na Giriş Eğitimi’ni Deneyimledik” yazımızı buradan okuyabilirisiniz.