Dingin bir hava ve tatlı bir esinti… Yeşilliklerle dolu bağ yollarında huzurla ilerlerken içinizi bir heyecan kaplıyor mu? Urla’da zaman “an”dan farklı ilerliyor sanki. Dört tarafınızda bağlar, güzelim üzümlerin sallandığı asmalar ve lezzetli şaraplar binlerce yıllık kolektif bir hayal gücünün parçası olarak kulağınıza fısıldıyor. Ben hayatın kendisiyim, tüm insanlığın, tarihin, estetik ve güzel olanın bir parçasıyım ve seni selamlıyorum.
Çünkü müzik ruhları mutlu etmek için icat edildi, şarap da öyle –Cesare Ripa, Iconologia [1593]
İnsanoğlunun üzüm ile bin yıllardır süregelen ilişkisi ona yüklediği sayısız sembolik anlamlar ile şekillenmiş. Neredeyse insanlığın varlığından beri sembolik ve figuratif ifadelerle mitolojik, dini veya edebi anlamlar taşıyor. Tüm bunları ortak bir bilince kaydetmiş olan bizler ise bağların, asmaların büyüsü ile tarif edilemez duygulara kapılıyoruz.
Üzüm hasadı sahnelerinin çizildiği mağara duvarlı günlük hayatı, Mezopotamya’da şarap dolu kutlamaların kazındığı tabletler uygarlık zaferlerini anlatıyordu.
Antik kültürlerin mitolojilerinde üzüm yeniden doğuş, doğurganlık, bolluk, bereket ve mutluluğu simgeliyordu. Yunan mitolojisinde Dionysos, Roma mitolojisindeki adıyla Bacchus, üzüm bağlarını koruyan Zeus, Tyche gibi pek çok tanrı, asma ve üzüm figürleri ile tasvir edilmiştir. Şarap ve bağbozumu tanrısı Dionysos şarabın sosyal ve faydalı etkilerini temsil ederken yüzyıllar boyunca sanata ilham vermiştir. Hıristiyanlık ile beraber İsa’nın kanı ile kurulan sembolik bağ ise dini bir anlam yüklemiş ve bu şekilde kutsal kitaplardan sahnelerin tasvirlerinde yerini almıştır.
Mitolojik ve dini sahnelerin tasvir edildiği sanat eserlerinin yanı sıra özellikle 17. yüzyılda Hollanda’da yükselen natürmort türünde de üzüm ve şarap figürü sık sık kullanılmıştır. Heyecan verici olan ise natürmort resimlerdeki ev sahnelerinin modern sanat için yenilikçi bir alan yaratmış olmasıdır. 19. yüzyılda Cezanne gibi modernist sanatçılar meyve gibi her günlük bir konuya cesur perspektif yaklaşımlar getirerek sanat dünyasında yeni bir maceranın kapısını aralamıştır. Bu kapıdan geçerek sanata yeni bir boyut kazandıran Picasso, Gris ve Miro ile beraber kübist ve sürrealist sanatta da şarap ve üzüm yerini almıştır. Son zamanlarda şarabın bir boya malzemesi olarak kullanıldığı çalışmalar da görmekteyiz.
Türk kültür ve geleneğinde de ayrı bir yere sahip olan üzüm halk edebiyatında, güzellik, bolluk, bereket, aşk ve sağlığı simgelemiştir. Divan şiirinde içki imasıyla kullanılırken, efsanelerde ve masallarda yedikçe eksilmeyen, tükenmeyen üzüm motifi bütünlük ve bereketin sembolüdür.
İnsanoğlu var oldukça sürecek bu ilişki ilham vermeye de devam edecek. Yolda karşınıza çıkan üzüm bağı, yüklendiği semboller ve tanık olduğu binlerce yıllık insanlık tarihi ile bize büyülü bir dünya sunuyor. Bir sonraki sefer durun ve sessizliğin size neler anlattığına kulak verin!
Üzüm ve tarih boyunca yarattığı çağrışımlar ve sanata yansıması konusunu Urla bağları üzerinden anlatımınız çok anlamlı olmuş. Biz Urlalılar böyle tanıtım yazılarının artmasını diliyoruz. Teşekkürler 🙏🏻