Samimiyeti ile Ruhları Isıtan Sonbahar Filmleri

Sonbahar ile sokaklarda geçen sıcak yaz akşamları yerini evde geçirilen serin ama huzurlu ev ortamlarına bıraktı. Bir fincan kahve ya da bir kadeh şarapla doğadayken ya da evin penceresinden bir kitaba ya da müziğe en keyifli şekilde eşlik eden bu mevsim, battaniyelere sarılıp televizyon karşısında geçirilen zamanları da bir o kadar eşsiz kılıyor.

Şefkatli kolları, sessiz ve sakin dokunuşlarıyla bizi ürkütmeden kışa hazırlayan bir mevsim var; sonbahar! İyi ki de var… Dinginliği, doğadaki renkleri, sepya ışığı ile muhteşem fotoğraflar veren bu eşsiz mevsim, şüphesiz ki en romantik olanı. Hüznü ve sevinci aynı notalarda bir araya getiren sonbahar, bize en güzel şarkılarını söylemeye çoktan başladı.  Farklı şehirlerde farklı manzaralarla bu mevsimi yeniden yaşatacak, sonbahar anıları pekiştiren, izlerken hüzünlenip gülümseyeceğiniz sonbahar filmleri ile sonbaharı deneyimlemek paha biçilemez… Sonbaharın güzelliklerini ön plana çıkaran ve ekranları romantik sahneleriyle bir tuvale dönüştüren sonbahar filmlerini bir araya getirdik.

Sweet November / Kasım’da Aşk Başkadır (IMDb 6.7/10)

2001 yılına damgasını vuran ve bir klasik haline gelen “Sweet November” Türkiye’de  “Kasımda Aşk Başkadır” ismiyle biliniyor.  Film ismiyle hafızalarda öyle bir yer edinmiş ki hayatın içinde ‘sweet november’ ya da ‘kasımda aşk başkadır’ sözlerinin birçok mizanseni yapılmaya devam ediyor. Başrollerini Charlize Theron ve Keanu Reeves’in paylaştığı bu film romantik drama türünde. 1968 yılında Herman Raucher tarafından kaleme alınan bir hikâyenin üzerine kurulu filmin konusu ise, tipik bir işkolik olan Nelson Moss’un ehliyet sınavında tanıştığı Sara ile başlayan ilişkisini anlatıyor. Sara her ay problemleri olan bir adamla ilişki yaşıyor. Nelson’a da aynı teklifle geliyor ve birlikte yaşamaya başlıyorlar. Sara hayatına birçok erkek girmesine rağmen sadece Nelson’a âşık olur; Nelson da Sara’ya. Nelson’ın Sara ile ilgili yüzleşmek zorunda kaldığı ve başa çıkması gereken bir gerçeği öğrenmesi çok zaman almaz.

Autumn in New York / New York’ta Bir Sonbahar (IMDb 5.6/10)

“New York’ta Bir Sonbahar” adı ile bildiğimiz bir başka sonbahar kokan film de “Autumn in New York”. 2000 yılında vizyona giren bu filmin başrollerini ise Richard Gere ve Winona Ryder paylaşıyor. İzleyenlerini sonbaharda New York sokaklarında bir gezintiye çıkaran film romantik-dram türünde. Richard Gere, orta yaşlı, zengin, yakışıklı ve çevresinde çapkınlığı ile nam salmış Will Keane karakterini canlandırıyor.  Henüz yirmi iki yaşında olan Charlotte Fielding ile tanışan Will, onunla olan ilişkisinin zamanla bambaşka bir boyuta taşındığını, Charlotte’a âşık olduğunu görüyor. Kendinden yaşça büyük bir erkekle birlikte olma arzusunda olan Charlotte da bir süre bu ilişki ile beklentisini karşılıyor.  Bir süre birbirlerine âşık olan bu çift karşılıklı olarak bazı gerçeklerle yüzleşmek ve üzücü gelişmelerle başa çıkmak zorunda kalıyorlar.

Scent of a Woman / Kadın Kokusu (IMDb 8.0/10)

Türkçe’ye Kadın Kokusu ismiyle çevrilen 1992 yılı yapımı film, başrol oyuncusu Al Pacino’ya en iyi erkek oyuncu dalında Oskar ödülünü kazandırdı. Al Pacino filmde emekli olmuş, görme engelli Yarbay Frank Slade’e hayat veriyor.  Engeli ile kendisini yaşamdan ve insanlardan soyutlayan ve öfkeli tavrıyla dikkat çeken Frank’ın ona bir süre refakat etmesi için bir kolej öğrencisi olan Charlie ile geçirdiği dönem, hem Charlie’nin hem de Frank’in hayatını değiştiriyor. Charlie için çok zor ama öğretici olacak bu yolculuğun sonu ise yaşamına tam anlamıyla yön veriyor. Bu filmle bilinen en ilginç detay ise Al Pacino’nun karakterini daha çok özümseyebilmek için 6 ay sürecinde bir körler okulunda yaşayarak, engeli olanları yakından gözlemlemesi.

Filmi klasik yapan ve unutulmaz kılan en önemli özelliği ise, Frank’ın restoranda dansa davet ettiği genç bir hanımla gerçekleştirdiği tango gösterisi. Duyulara ve duygulara fazlasıyla dokunan bu film, New York’ta sonbahar manzaralarıyla ve bir Şükran Günü haftasında geçen hikâyesiyle buram buram sonbahar kokuyor.

When Harry Met Sally ( IMDb 7.6/10)

When Harry Met Sally, sarı sonbaharın güzel manzaralarıyla, sıcak, samimi ve esprili hikâyesiyle içinizi ısıtacak bir başka bir sonbahar filmi. Meg Ryan ve Billy Crystal’ı bir araya getiren film, Harry Sally’yle Tanışınca ismiyle biliniyor. 1989 yılı yapımı olan romantik komedi türündeki bu hikâye, kadın ve erkek, aralarında cinsellik olmadan sadece arkadaş olabilir mi sorusunu tartışıyor. Sally hayata çok ciddi bakan, titiz, duygusal ve sempatik bir kız. Harry ise biraz gelişine yaşayan, esprili, takıntılı ve zeki bir adam. Harry bir kadın ve erkeğin uzun süre arkadaş kalamayacağını savunurken, Sally tam aksine birçok karşı cinsten arkadaşı olduğunu ve onlarla bir ilişki yaşamadan arkadaşlıklarını devam ettirdiğini savunuyor. İkili birbirlerini uzun süredir tanıyor fakat yolları ayrılıyor. Uzun bir aradan sonra tekrar görüşmeye başlayan ve aralarındaki ilişki daha da ilerleyen bu iki arkadaş, tartıştıkları konuyu açığa çıkaracak gelişmeler ile kadın ile erkek arkadaş olabilir mi sorusuna kendi aralarında bir cevap veriyorlar.

Amélie (IMDb 8.3/10)

Sonbaharın tüm renklerini ve ruhunu sıra dışı sahneleri ve senaryosu ile yansıtan, Fransız sinemasında bir klasik olmayı başaran Amélie, Audrey Tautou ve Mathieu Kassovitz isimlerini başrollerde bir araya getiriyor. Avrupa Film Ödüllerinde en iyi film ödülünü almış, ikisi En İyi Film ve En İyi Yönetmen dallarında olmak üzere dört César Ödülü almış, En İyi Senaryo dalıyla birlikte iki BAFTA Ödülü ile ödüllendirilmiş ve Akademi Ödülüne aday gösterilen bu film, birçok ödüle daha erişmiş. Romantik- komedi türündeki Amélie, romantik bir sonbahar Paris’ini tüm renkleri, birbirinden güzel müzikleri ve gülümseten diyalogları ile pozitif bir ruhla yaşatıyor. Film, hayal gücünün kapılarını açmış bir genç kadın olan Amélie’nin fantastik ve renkli dünyasından baktırarak, masumiyet ve mutluluk duygularını fazlasıyla hissettiriyor. Nevrotik bir anne ve babayla sıra dışı bir çocukluk geçiren Amélie, anne babasının ölümünden sonra kendisini başkalarının hayatındaki hasarları tamir etmeye ve dünyayı onlar için güzelleştirmeye adıyor ve bunu onlara fark ettirmeden yaparak çevresindeki insanların hayatına küçük sihirli dokunuşlar bırakıyor. Bir süre sonra Amelie’nin evde bulduğu bir kutuyu ve sahibini keşfetmesiyle birlikte bir anda hayatı da değişiyor. Amélie bu sefer kendi hayatına dokunacak sihrin peşine düşüyor.

Farklı bir öneri olarak ”Urla’da Bulunan Adults Only – Yetişkin Otelleri” yazımızı da buradan okuyabilirsiniz. 

 

Nisa Tosyali

Yeditepe Üniversitesi Gazetecilik Bölümünden mezun olduktan sonra, çeşitli dergilerde ve farklı platformlarda hayatın her alanı ile ilgili yazma fırsatı buldu. Kültür seyahatlerini, gastronomiyi ve doğa sporlarını seven, hayattan çok keyif alan ve okudukça büyüdüğüne inanan biri.

Henüz yorum yok

Bir yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BİZİ TAKİP EDİN