Bu toplumun gerçekten bir parçası mısın? Sesini duyuyorlar mı? Seni anlayan var mı?” Bu soruları size soran ve sorgulamanıza olanak tanıyan bir sergi… Ekin Büyükşahin nam-ı değer Ekinakis’in ”Commune – Community – Communication” adlı solo sergisi 16 Temmuz-5 Eylül tarihleri arasında GRU Art Gallery’de sanatseverler ile buluşuyor.
Urla’da çağdaş sanat deneyimini taptaze bir solukla hissedeceğiniz bir mekândan bahsetmek istiyorum. Küçük bir bahçesi olan, Urla’nın lokal mimarisi ile uyumlu taş ev… Güncel ve yeni olanın peşindeyken dinamik ve sürdürülebilir sanata olanak tanıyan bir oluşum olarak da tanımlayabiliriz GRU Sanat Galerisini…
2021 yılının şubat ayında sanatseverler ile buluşan galeri, farklı bakış açılarına sahip sanatçıları bir araya getirebileceği koleksiyonlar oluşturmayı hedefliyor. Bence en önemli özelliklerinden biri “erişebilirlik”… Her şeyin dijital olduğu bir dönemde sanata organik dokunmanın duyumsamayı daha içselleştiren bir durum olduğuna inanıyorum. Tam da temmuz ayının bu sıcak günlerinde zihninize buz gibi gelecek Ekinakis’in “Commune – Community – Communication” sergisini deneyimlemek için GRU Sanat Galerisi sizlere kapılarını açıyor.
Ankara’da dünyaya gelen Ekin Büyükşahin, Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi, Viyola Sanat Dalı’ndan mezun olduktan sonra profesyonel olarak fotoğrafçılık, resim ve müzik ile ilgilenmiştir. Yıl 2013 olduğunda ise çizim ve illüstrasyona daha çok zaman ayırarak odak noktasını biraz daha bu yöne kaydıran sanatçı, ağırlıklı olarak dijital, suluboya ve akrilik çalışmaları tercih etmiştir. Hem Türkiye’de hem de yurtdışında takip edilmesinin yanı sıra, “Yağmuru Seven Adam” isimli bir sessiz kitabı bulunmaktadır. Ticari kaygıdan uzak, minimalist, dinlendirici türden işlere imza atan sanatçının oldukça oturmuş ve tarzı olan bir sanat salgısına sahip olması dikkat çekiyor.
Büyükşahin Urla’daki atölyesinde çalışmalarına devam ederken GRU Sanat Galerisi ev sahipliğinde düzenlenen sergide, yalnız figürlerin çeşitli objelerle harmanladığı, hafif ütopik ama mutlaka içsel bir duyguyla bağdaşan eserlerini görme fırsatı bulabilirsiniz.
Renklerin karmaşasından uzak ve dinlendirici tarafı eserin kompozisyonu ile birleştiğinde sizinle bir şekilde iletişim kuran bir sergi gezdiğinizi hemen fark ediyorsunuz. Tuvalde üzerine akrilik boya ile bütünleşen ip, kumaş, kâğıt türevleri gibi malzemelerin kolajları ile aktarılan sade düşünceler kalabalığın içindeki “yalnızlığı” simgeliyor. “Silence is acceptance” adlı eser, size yalnızlık ve yaşanmışlığın getirdiği yorgunluğu çağrıştırabilir. Metropollerde yaşayıp sade bir birey olmak, kocaman ofislerde kalabalık ortamlarda çalışıp konuşacak kimsenin olmaması, dolu kadehler ve harika yemekler ile bezenmiş bir masada sevdiklerin yanındayken bile kimsenin seni duymaması… Özellikle son bir yılda yaşadığımız süreç ile birlikte daha da anlam kazanan “içe dünyaya dönme” ve “bireyselleşme” hareketlerini sergide sonuna kadar deneyimleyeceksiniz. “Commune – Community – Communication” sergisi işte tam bu noktada çağdaş sanatseverlerin ve illüstrasyona meraklı olanların beğenisine sunuluyor. Hafif melankoli üzerine süslenmiş duygulardan oluşan eserleri 16 Temmuz-5 Eylül tarihleri arasında GRU Art Gallery’de ziyaret edebilirsiniz.
Bu yazımız ilginizi çektiyse ”Urla’nın En Genç Sanat Galerisi Gru Art Gallery’den Yeni Sergi: Kağıttan Kaplan” yazımızı buradan, ”Sanatta ”Füzyon” ile Enerji Açığa Çıkıyor” yazımızı ise buradan okuyabilirsiniz.
Ayrıca ”Urla’da Gastronomi Adına Bir Adım Atıldı: Urla Gastronomi Rotası” yazımızı da buradan okuyabilirsiniz.
Farklı bir öneri olarak ”Gastronomi Dünyasından Türkçe Podcast Önerileri” yazımızı buradan okuyabilirsiniz.
