Çok yeni İzmir’de büyük bir depremi atlattık, hayatını kaybedenlere baş sağlığı diliyor, yakınlarına taziyelerimizi iletiyor ve depremi yaşamış hissetmiş tüm hemşerilerimize geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz.
Yakın zamanda yaşanan bu denli büyük ölçekteki depremin ardından, tüm ülke olarak kendimizi, depremleri İster istemez okuyor, dinliyor, fikirlerimizi dile getiriyoruz. Biz de aynı şekilde kendimizi böyle bir merakın içinde bulduk ve Urla Life ekibi olarak size İzmir’de bugüne dek gerçekleşmiş depremleri araştırdık.
Türkiye’nin fiziki özelliklerine kavuştuğu jeolojik zamanlara baktığımızda günümüze değin oluşumunu dört farklı zamanda tamamladığını görürüz. Birinci zaman adını verdiğimiz Paleozoik dönem en uzun süren dönem olmuş ve bu dönemde tektonik hareketler sebebiyle toprak kırılarak sertleşmiştir. Bu da Türkiye’nin deprem kuşağında yer almasına ve birçok fay hattı üzerinde bulunmasına neden olmuştur.
Denize yakın olması ve dördüncü jeolojik zamanda oluştuğu için genç yapıda bir oluşum olan Ege Denizi’nde de günümüze kadar birçok deprem meydana gelmiştir. Bu depremlerin birçoğu da İzmir ve çevre illerinde gerçeklemiştir. Bu yazımızda İzmir’in deprem tarihçesini kısaca inceleyeceğiz.
1.M.Ö 496 Sakız Adası
Tarihçi Heredot’ a göre M.Ö 496 yazında Lade Deniz Savaşı’ndan hemen önce Sakız Adası’nda bir deprem olur ve bir okulun damının çökmesi sebebiyle okuldaki 120 öğrenciden sadece biri kurtulur.
2. M.Ö 26 İzmir, Aydın ve Manisa
Tarihçi Tacitus’a göre deprem gece meydana gelir ve Ön Asya’daki 12 önemli şehir yerle bir olur. Açıklığa çıkarak kaçmaya çalışanlar derin yarıklar tarafından yutulur, büyük dağlar batar, ovalar yükselir ve yangınlar alevlenir. Gediz ve Büyük Menderes vadilerinde büyük tahribat oluşur.
3. M.S 105 Aliağa Körfezi
Piskopos Eusebius’a göre gerçekleşen depremde Aliağa, Myrina (Limni Adası), Çandarlı (Pitane) ve Nemrut Limanı (Cyme) tamamen harap olmuştur.
4. M.S.178 İzmir
Tespit edilen ilk büyük deprem 178 İzmir depremidir. Depremde İzmir büyük hasar görmüş ve dönemin imparatoru Marcus Aurelius tarafından şehrin yeniden inşa edilmesi emri verilmiştir. Şehir o kadar harap olmuş ki vatandaşlar 10 sene boyunca vergiden muaf tutulmuştur. İzmir, Aydın, Manisa gibi şehirlerin yanı sıra bu şehirlerin limanları da deprem sebebiyle zarar görmüştür.
5. 10 Temmuz 1688 İzmir
Osmanlı hâkimiyeti döneminde de İzmir’de birçok önemli deprem meydana gelmiştir. 1626, 1639, 1653, 1654, 1659, 1664, 1667, 1674, 1676, 1679, 1680 yıllarında çeşitli depremler olmuşsa da en şiddetli olanı 1688 depremidir.
Kayıtlarda tam olarak detay verilmemiş olsa da 10 Temmuz günü saat 11:45 sularında 7.0 büyüklüğünde 20-30 saniye süren bir deprem gerçekleşmiştir. Deprem şehirde büyük tahribata yol açmıştır. Şehir yeniden inşa edilmiştir. Denize yakın yerlerde fazla tahribat olmuş, sahil kesimlerinde yer yarılmış, çatlaklardan su fışkırmıştır. Deniz karaya doğru yarım metreden fazla ilerlemiştir. İzmir’deki 17 büyük camiden 14’ü yıkılmıştır. Birçok kilise de harap olmuştur. İzmir Körfezi’nin girişinde bir yarımadaya inşa edilen Sancakburnu Hisarı yıkılıp, tamamen suya gömülmüştür.
İzmir’in sahili, toprağın 60 cm. batması sonucu karaya doğru genişler. Limandaki gemiler alt üst olur ve artçı sarsıntılar aylarca devam etmiştir. Depremi yangın felaketi takip etmiştir. İki büyük felaketin ardından şehirde salgın hastalık tehlikesi çıkınca yabancıların bir kısmı şehri terk etmiştir. Bu deprem sonucu 16.000 kişi hayatını kaybetmiş ve İzmir’in yaşadığı en fazla can kaybının meydana geldiği deprem olarak tarihe geçmiştir.
6. 3 ve 5 Temmuz 1778 –İzmir
1739’da gerçekleşen ve Eski Foça’nın dörtte üçünün yok olduğu, 80 kişinin hayatını kaybettiği deprem sonrasında İzmir bir başka büyük depremle karşı karşıya kalmıştır.
Gece 02:30 sularında gerçekleşen deprem 15 saniye sürmüş ve İzmir tamamıyla harap olmuştur. 2 gün arayla gerçekleşen depremler neticesinde şehrin birçok bölgesinde evler yıkılmış ve bir evden çıkan yangın bütün kente yayılmış dolayısıyla şehir yangınla da mücadele etmek zorunda kalmıştır. Bazı yerlerde zemin açılmıştır. Öyle ki İzmir’in 18 mil açığındaki Urla’nın zemininde açıklıklar meydana gelmiştir. Artçı sarsıntılar aylarca devam etmiştir. Bu depremler neticesinde toplam can kaybı 200 kişiden fazladır.
7. 1883 Çeşme ve Urla
15 Ekim 1883 yılında gerçekleşen deprem sebebiyle birçok ev zarar görmüş, onlarca insan evsiz kalmış, birçok köy tahribata uğramıştır. Bu deprem, Çeşme ve Urla’ da yaşayan insanların sosyoekonomik durumlarını da olumsuz etkilemiş olmakla birlikte, iki bölgenin de tarihleri boyunca yaşadıkları en büyük deprem olarak kayıtlara geçmiştir.
8. 31 Mart 1928 Torbalı
Sabaha karşı 02:27 sularında gerçekleşen büyüklüğü 6.5 olan deprem 15 saniye sürmüştür. Yaşayanlar deprem sırasında ışık kümeleri ve sesler duyduklarını belirtmişlerdir. Deprem İstanbul’dan dahi hissedilmiş ve birçok bina hasar görmüştür. Bu depremde yaklaşık 2.000 ev yıkılmıştır. Depremi 8 şiddetiyle hisseden Çapalı köyündeki 126 hanenin tamamı yıkılmıştır.
Deprem sebebiyle Saat Kulesi, sinema binası, Vilayet Konağı gibi şehrin tarihi ve temsili yapılarında bazı hasarlar meydana gelmiştir. Atatürk ve Hilal-i Ahmer Cemiyeti depremde zarar gören kişilere yardımlarda bulunmuşlardır.
9. 30 Ekim 2020 İzmir
Tarihler 30 Ekim 2020 saat 14:51’i gösterdiğinde İzmir’de 6.9 şiddetinde büyük bir deprem meydana geldi. Daha çok Bayraklı ve Bornova ilçelerinde zararın oluştuğu deprem neticesinde pek çok insan yaralanmış, hayatını kaybetmiştir. Depremde birçok binada hasar meydana gelmiştir.
Deprem hiçbir inanç, sosyal ve kültürel yaşayış nedeniyle kimsenin başına gelmez. Deprem bir doğa olayıdır ve maalesef ki sadece hasarı azaltmak için gerekli önlemler alınabilir, durduramayız. Bunun için yapılabilecek en önemli önlem ise deprem be yapılaşma konusunda bilinçlenmektedir.
Boğaziçi Üniversitesi ‘’Depreme Karşı Yapısal Bilinç’’ eğitiminden kısa bir alıntı ile yazımızı bitirmek isteriz;
‘’Oysa, bu binaların çoğu iyi tasarlanmış, iyi malzeme kullanılarak inşa edilmiş olsaydı yıkılmazdı. Depreme dayanıklı bina tasarlayarak, inşa ederek ve sürekli bakımını yaparak; büyük depremler sonrasında binalarda bir miktar hasar meydana gelse bile, sonuçta, daha az ekonomik zarar gören ve daha da önemlisi can güvenliği olan binalara sahip toplumlar yaratmış olunabilir.
Depreme dayanıklı binalardan oluşan bir yapılaşma çok çabuk olabilecek bir şey değildir. Bu olay, emek gerektirir ve böyle bir yapılaşmanın gerçekleşmesi zaman alır. Davranışların, önceliklerin, ilgili yasaların ve bina üretim sisteminin değişmesi; depreme dayanıklı olmayan binaların güçlendirilmesi veya yenilenmesi; küçükten büyüğe her binanın, geçerli deprem şartnamesine uygun olarak inşa edilmesi gerekecektir. Herkesin, binaların tasarım ve yapım sürecinden, bakım ve onarımına kadar yapıların mümkün olduğunca depreme dayanıklı olması için çaba göstermesi gerekir.’’