Sanata Bakış Açınızı Değiştirecek Belgesel: Çıkışlar Hediyelik Eşya Dükkanından

Sanat, hiç şüphesiz ki duygularımızın adeta birer yansıması. Bir sanat eserini incelediğimizde kendimizden bir şeyler bulmayı, iç dünyamıza hitap etmesini bekleriz. Bir mesajının olması veya hissiyatlarımıza dokunması bir sanat eserinden beklediğimiz değerler.  

Sanat her dönem farklı boyutlarda karşımıza çıktı ve şekil değiştirdi. Bu süreçlerde her sanatçı kendisine yakın olan bir sanat akımını benimsedi ve o doğrultuda eserler üretmeyi tercih etti.Bazıları ise kendi tarzlarını yaratarak kendi yaratıcılıklarını ortaya koydu.

Tam da bu süreçte ele almamız gereken Çıkışlar hediyelik eşya dükkanından, sanata yüklediğimiz anlamları ve neyin sanat olup olmadığını düşünmemizi sağlayan bir belgesel olma özelliği taşıyor. Yönetmenliğini dünyaca ünlü sokak sanatçısı Banksy’nin üstlendiği Çıkışlar hediyelik eşya dükkanından kısaca Mr. Brainwash lakaplı Thierry Guetta’nın kuzeni sayesinde sokak sanatı ile tanışmasını ve bu süreçte kamerasıyla sokak sanatına ve çağdaş sanata dair her şeyi kamerasıyla amatörce çekmesini konu ediniyor.

Mr. Brainwash belgesel boyunca elindeki kamerasıyla tanıştığı bütün sokak sanatçılarını çekmeye başlar. İlk başta amacı, sokak sanatçılarını anlatan bir film çekmek olur. Fakat çektiği filmi arkadaşı Banksy hiç beğenmez ve kurgusunu kendisi yapmaya başlar. Bu süreçte başka sanatçılardan ve özellikle Banksy’den çok büyük destekler görür. Belgesel sonlarında ise Mr. Brainwash’ın Andy Warhol’un pop art tarzında yorumladığı eserleri kendince ufak dokunuşlarını başka sanatçılara yaptırmasını, açtığı sergi için büyük paralar harcayıp, reklamlar ile sergiyi duyurarak büyük bir kitlenin sergi alanına akın ettiğini görüyor oluyoruz. Sergisine katılan herkesin Mr. Brainwash’e büyük sanatçı dediğini ve sergisi için birçok kişiden tebrik mesajları aldığını da izliyoruz. Öyle ki 2009 yılında Madonna, albüm kapağını bile Mr. Brainwash’e tasarlattırıyor. 

Sokak sanatı kavramını detaylıca incelediğimizde ise, geleneksel sanat anlayışından farklı olarak, sanatı özgürce yaşamayı ve endüstriyel sanata karşı bir duruş olarak ortaya çıkmayı hedeflemiştir. Çağdaş sanat üzerinden sokak sanatı kavramını ele aldığımızda sokak sanatının da çağdaş sanat piyasası içinde zamanla karşı çıktığı ticarileşmenin içinde bulunduğu ifade edilmekte. Bu ticarileşme süreciyle birlikte, kopya eserler büyük paralara alıcı bulması sebebiyle sanat, insanların bir şeyleri elde etmedeki hırslarını göz önünde bulundurmakta. Bu hırslar, zamanla sanatı bir yarış haline sokmuş ve olağanlaştırmış. Bu doğrultuda, çağdaş sanat piyasası dahilinde var olan sanat, insanları gerçekten etkileyen bir sanat olma özelliği taşımakta mıdır? Hayranlık duyduğumuz şey, piyasanın bize sunduğu mudur yoksa bizde hissettirdikleri midir? Sanat, satın alındığı zaman da aynı mesajları taşır mı yoksa satın alınmak için mi o mesajlara sahiptir? Bir sanat eserine sanat dediğimizde bulunduğu konumdan ve kitle iletişim araçlarından etkileniyorsak o şey sanat olma özelliğini taşımaya devam eder midir? Sanatı yorumladığımızda da sanat eseri olma özelliği taşıyorsa, neden sanatı yaratırız?

Kuşkusuz, bireyleri etkileyen birtakım süreçler de bulunmakta. Bunlardan birisi de yeni medya araçları. Yeni medya araçları sayesinde sanat, birçok açıdan görülebilir olma özelliği taşır ve birçok kitleye hızlı şekilde ulaşır. Elbette sokak sanatının bu asi tavırlarının zaman geçtikçe karşı çıktığı piyasa sürecinin birer parçası olması ise bireyleri etkisi altına alan yeni medya araçlarıdır. Gelişen teknolojiyle birlikte yeni medya araçlarının hayatlarımızda var olmasıyla, gerçek hayatlarımızın dışında sanal olarak da görünür olmaktayız. Bu sanal hayatlarımızda kimi zaman eğlence amaçlı bulunsak bile aslında çoğunlukla bir şeylerin etkisi altında olmakta ve farkında olmasak da reklamlara maruz kalmaktayız. Yeni medya araçları, bu etki gücü sayesinde ve hızlı ulaşılabilirliği sayesinde sanatın gidişatını oldukça değiştirmiştir. Bu değişen sanat gidişatı, sokak sanatının çağdaş sanat piyasası içerisinde bulunma sürecini de yön vermiştir. 

Aynı zamanda dijital ortamda var olan rekabet ve hırs sürecinin, o şeyin popülerliğini temsil ettiği doğrultuda o şeyi satın almanın, birer üstünlük ve hırs özelliği taşımakta. Medyalar sayesinde herkesin konuştuğu, duyurulduğu ve iyi derecede reklamının yapıldığı popüler bir sanat eserini almak, bu doğrultuda sanata olan gerçek bakış açısını da oldukça etkilemiş ve değiştirmiş. Bu durumlar ise, bütün bu yaşanan gelişmeler etrafında sokak sanatçılarının yaşadıklarını, sokak sanatının günümüzde geldiği noktayı, insanların bu sanata yaklaşımındaki değişimi, bu değişim sürecinde insanlarla geçilen dalgayı anlatan ve sanat nedir sorusunu bir kez daha tartışmaya açan duruma getirmiştir. 

Benzer olaylar ve tartışmalar daha öncelerden de konuşulmaya başlanmış ve hatta günümüzde de hala bir tartışma konusu olma özelliğini taşımaya devam etmekte. Dada akımının öncülerinden olan Marcel Duchamp’ın 1917 yılında “R. Mutt” imzalı pisuvarı Grand Central Palace’da sergilendiğinde, “sanat nedir?” sorusu birçok kişi tarafından eleştirildi.

2019 yılında İtalyan sanatçı Maurizio Cattelan’ın “Duvara bantlanmış muz” eseri sanat dünyasında büyük tartışmalara konu olmuş ve birçok kişi tarafından dalgaya alınmıştı. Sanat eserinin ifade ettiği ve düşünmeye sevk ettiği yorum, sıradan muza 120 bin dolar veren insanları ve arasındaki gelir eşitsizliğini vurgulamaktı. Fakat bu yorum her ne kadar düşündürücü olsa dahi duvara bantlanmış bir muz, sanat sayılabilir miydi? 

Nisa Tosyali

Yeditepe Üniversitesi Gazetecilik Bölümünden mezun olduktan sonra, çeşitli dergilerde ve farklı platformlarda hayatın her alanı ile ilgili yazma fırsatı buldu. Kültür seyahatlerini, gastronomiyi ve doğa sporlarını seven, hayattan çok keyif alan ve okudukça büyüdüğüne inanan biri.

Henüz yorum yok

Bir yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BİZİ TAKİP EDİN