Okumanız Gereken 15 Kişisel Gelişim Kitabı

Kendini arayanlar, kafası karışıklar veya doğru bir rehber arayanlar için birbirinden faydalı kişisel gelişim kitaplarını derledik. Pek çok okurun da tavsiyesi olan, okuduktan sonra ufkunuzda çığır açacak bu kitaplar sizi farklı bir boyuta taşıyacak. İşte okumanız gereken 15 kişisel gelişim kitabı.

İyi okumalar… 

Bir Ömür Nasıl Yaşanır? (İlber Ortaylı)

Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük tarihçilerden biri olan İlber Ortaylı’nın gazeteci Yenal Bilgici’nin sorularıyla oluşturulan söyleşi tarzındaki kitabı, insanın hayat boyu sorduğu sorulara cevaplar sunuyor.

İnsan ömrünü 4’e ayırıyor bu kitapta İlber Ortaylı: 12-25 arası, 25-40 arası, 40-55 arası ve 55’ten sonra ayrılan bu yaşam bölümlerinde, insanın neler yaptığı veya neler yapması gerektiğini anlatıyor İlber Ortaylı. Kitapta; müzikten doğru çocuk yetiştirmeye, iş seçiminden nerelere seyahat edilmesi gerektiğine, hayatta kimleri kendimize rehber edeceğimizden hayatın tadını nasıl çıkarabileceğimize kadar pek çok konuya değiniyor usta tarihçi. Hayatta anlam arayışında olanlar veya bu arayışta doğru bir rehber bulamayanlar için “Bir Ömür Nasıl Yaşanır?”, size birbirinden nitelikli ve esaslı bilgiler veriyor.

“Cesur olun. Kendinizi rahat hissettiğiniz alanın dışında pencereler açın. Farklı dünyalarla ancak böyle tanışırsınız. Ben hep yerimde dursaydım, dünyamı değiştirecek insanları aramasaydım, bugün tanıdığınız ben olmazdım. Bir insanın bittiği an, miskinliğe esir olduğu andır. İnsan, konforundan vazgeçmeyi göze almalıdır. Kendi dünyasını yerinden kendisi oynatmalıdır.”

Sevme Sanatı (Erich Fromm)

Okumanız gereken 15 kişisel gelişim kitabı listesinin ikinci sırasında benim ilk 5’imde yer alan bir kitap var: Sevme Sanatı. Amerikalı psikolog Erich Fromm tarafından yazılan bu eser, Fromm’un en bilinenlerinden. Sevme Sanatı sevginin gerçekte ne olduğunu, kazanılan mı yoksa şans eseri başa gelen bir durum mu olduğu üzerine düşünülen ve kaleme alınan bir eser.

Bu kitapta Fromm, insan sevgisine kuramsal bir biçimde yaklaşıyor ve sevgiyi 5 alt kategoriye ayırıyor. Bunlar: anne sevgisi,  kardeşlik sevgisi, cinsellik sevgisi, Tanrı sevgisi ve kendini sevmedir. Fromm, bunları alt başlıklara ayırarak okuyucuya sevginin türlerini ve bu türlerin kökenlerinde yatan nedenleri inceliyor. Kitapta, yazarın “olgunlaşmış ve olgunlaşmamış sevgi” tanımları üzerinden bir şeyi aslında “gerçekten mi” seviyoruz sorusuna cevap aranıyor ve sevginin belli bir olgunluk seviyesine ulaşamadan kazanılamayacağı okuyucuya örneklerle anlatılıyor.

“Birisini sevmek yalnız güçlü bir duyguya kapılmak değildir; bir karardır, bir yargıdır, bir söz vermedir. Sevgi yalnızca duygudan oluşsaydı birbirini ölünceye dek sevmek için söz vermek gerekmezdi. Duygular gelip geçicidir. Eyleme yargı ve karar karışmamışsa duygunun ölünceye dek süreceğini nasıl bilebiliriz.”

Evlenmeden Önce (Doğan Cüceloğlu)

Okumanız gereken 15 kişisel gelişim kitabı listemin sıradaki kitabı en sevdiğim yazarlardan biri olan Doğan Cüceloğlu’na ait. Cüceloğlu, bu kitabında “doğru bir evlilik nasıl yapılmalı, evlendikten sonra eşlerin birbirine karşı tutumları evliliği nasıl etkiler?” gibi sorulara cevap arıyor.

Kitabın adının “Evlenmeden Önce” olması sizi şaşırtmasın çünkü bu kitap evli çiftler için de bir rehber değerinde. Yazar, doğru eş seçiminde dikkat edilmesi gereken konulara değinirken, kitabında okurlarından aldığı onların evliliklerinde yaşanan olumlu- olumsuz durumlarla ilgili mektuplara da yer veriyor. Kitabın sonunda da yazarın asistanlarının kitabı okuduktan sonraki evliliğe bakış açılarındaki değişimin nasıl olduğu belirtiliyor. Hayatta verilen en önemli kararlardan biri olan evliliğe dair tüm ipuçları bu kitapta.

“Lütfen evlenmeyi düşündüğünüz kişinin ailesini tanıyın. Çocukluğunu nasıl bir ortamda geçirdiğini anlamaya çalışın. Ve Korku Kültürü’nün hakim olduğu bir evde büyüyen ve annesinin oğlu/kızı olmaktan kurtulamayan biriyle evlenecekseniz, sorunların sizi beklediğini bilerek evlenin.”

Ikigai – Japonların Uzun ve Mutlu Yaşam Sırrı (Hector Garcia – Francesc Miralles)

Iki (yaşam) ve gai (önem, değer) kelimelerinin birleşiminden meydana gelen Ikigai‘de yaşamın amacını bulmak veya yaşamak için daha iyi bir sebep bulmak işleniyor. Japonya’da 100 yaşını aşan kişilerin yaşadığı bir kasabadakilerle yapılan görüşmeler sonucunda bu kitabı yazmaya karar vermiş yazarlar.

Ikigai’de hiçbir zaman kendinizi mutsuz ve umutsuz hissetmemeniz gerektiği anlatılıyor. Yaşamdan zevk almanın yollarına, hayat amacının keşfedilmesine, her durumda iyimser olabilmeye, sizi pozitif yönde etkileyecek ilişkiler kurmanın gerekliliğine, hayatta tutkuların peşinden koşmanın önemine değiniliyor kitapta. Japoncada “emekli” kelimesinin bir karşılığının olmadığı, insanların yaşlandıktan sonra bile kendilerine bir hobi edindiklerini ve yaşlılığın aslında korkulacak bir şey değil, tam aksi pozitif yönlerinin daha fazla olduğunun anlatıldığı kitap, hem Ikigai felsefesini merak edenler için hem de kişisel gelişime önem verenler için iyi bir alternatif.

Hayat kısa, sevin, 

Kırmızılık dudaklarınızı henüz terk etmemişken, 

Tutkunuzu henüz kaybetmemişken, 

Yarınlar yokmuşçasına.”

Alışkanlıkların Gücü: Özel ve İş Hayatımızda Alışkanlıklarımızın Altında Ne Yatar? (Charles Duhigg)

Hayatta hepimizin belirli alışkanlıkları vardır. Sabah erken kalkmak, her gün düzenli yürüyüş yapmak, ayda en az bir kez sinemaya gitmek, çocuğumuzu aynı saatte uyutmak gibi… Peki, bu alışkanlıklarımız değiştirilirse,  hayatımız alt üst mü olur yoksa altı üstünden daha mı güzeldir? Bu soruların cevabı ışığında kaleme alınan bu kitap, alışkanlıklarımızın kaderimiz olmadığı temeline dayanıyor.

Günlük yaşantımızın büyük bir yüzdesini oluşturan alışkanlıklarımız, haliyle bizi belirli kalıplara sokuyor. “Mutlaka bu saatte bunu yapmalıyım.” şeklinde beynimize kodlanılmış bir yaptırım ile gün içinde yaşadıklarımızdan ne kadar verim alabiliriz ki? Duhigg, kitapta alışkanlıklarımızın ardında nelerin yattığını görmek için nörobilimcilerin laboratuarlarına giderek buradaki öğrendiklerinin yanı sıra, dünya çapında büyük üne kavuşmuş kişilerin alışkanlıklarının onları ne yönde olumluya çevirdiğine dair de örnekler veriyor. Sadece kişilerin değil, büyük şirketlerin dahi zaman zaman alışkanlıklarını değiştirebilmesinin onlara pozitif yönde döndüğünü görebileceğimiz bu kitap, alışkanlıklarımızın bizim lanetimiz değil, destekleyicimiz olması gerektiğine vurgu yapıyor.

“Hayatımızın belli bir noktasında düşüne taşına yaptığımız ve sonra düşünmeyi bırakıp hemen her gün yapmaya devam ettiğimiz seçimlere; ne kadar yemek yiyeceğimize, ofisimize vardığımız zaman neye odaklanacağımıza, hangi sıklıkla içki içeceğimize, ne zaman koşuya çıkacağımıza belli bir noktada hepimiz bilinçli olarak karar verdik. Sonra seçim yapmayı bıraktık ve davranış otomatikleşti.”

İnsanın Anlam Arayışı (Viktor Emil Frankl)

Yazar Viktor Emil Frank’ın 2.Dünya Savaşı sırasında götürüldüğü toplama kampında başından geçenleri, kurucusu olduğu logoterapi yöntemi ile harmanlayarak anlattığı bu kitapta “İnsanı insan yapan nedir?” sorusuna cevap aranıyor.

Logoterapi, logo (anlam) ve terapi (iyileşmek) kelimelerinden birleşerek meydana gelen “anlam yoluyla iyileşme” anlamına gelen bir kelimedir. Yazar bu kitapta, yaşadığı ve gördüğü olayları okura anlatırken, 3 bölümden oluşan kitabında logoterapinin ne olduğuna ve ilkelerine de değiniyor. Kitapta, önemli olanın bizim hayatta ne beklediğimiz değil, hayatın bizden ne beklediğini bilmemiz ve bunu umudunu yitirmiş kişilere de aktararak daha mutlu bir evren yaratabilir olmamamız anlatılıyor. Yaşamı sorgulamak yerine onun bize verdiği görevleri yerine getirmenin daha önemli olduğunun anlatıldığı bu kitapta, yazarın toplama kampındaki hikayelerini okudukça insanlık tarihinin gördüğü en büyük zulümlerden birine şahit olacak, merhametsizliğin boyutlarının ne kadar fazla olabileceğini görecek ama bunlara rağmen umuda da sıkı sıkı sarılmanın önemini okuyacaksınız.

“Dünyanın bir şaka olduğunun farkına varmalısın. Adalet yoktur, her şey rastgeledir. Bunu anladığın zaman kendini bu kadar ciddiye almanın ne kadar aptalca olduğunu anlayacaksın.”

Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır: İletişim, Başarı ve Sanat Üzerine (Ahmet Şerif İzgören)

Ahmet Şerif İzgören’in hayatından alıntılar yaptığı bu kitap her yaştan okurun ilgiyle okuyabileceği türden. 23 bölümden oluşan ve her bölümün başında o bölüme uygun bir söz veya hikayenin yer aldığı kitap, akıcı dili ile de okumayı kolaylaştırıyor.

“Hayatta hiç birimiz yalnız değiliz ve yaptığımız hatalar sadece bize mahsus değil, aynı hataları dünya üzerindeki bir başka yerde bir başka insan da yapıyor belki sonuçları sizinkinden daha ağır olsa bile” mantığı ile ilerleyen kitapta, pes etmemenin, tüm yaşananlara rağmen gülümseyebilmenin, kim olduğunu bilmenin önemini anlatılıyor. Adeta yazarla sohbet ediyormuşçasına okuyacağınız bu kitabı bir çırpıda okuyacağınıza eminim.

“Kararlarınızda fikir alın; ama özgür olun. Özgürce aldığınız kararlar sonucunda da mutsuz olabilirsiniz; ama en azından mutsuzluğunuzun koşullarını siz belirlersiniz, başkaları değil.”

Her Şey Seninle Başlar (Mümin Sekban)

Çaresizlik öğrenilmiştir.

Başarılı olmak da öğrenilebilir.

Sende sandığından fazlası var!

Gelebileceğin en iyi yerde değilsin.

Yeni bir hayat için gereken, yeni bir akıldır.

Doğru şeyi yapmak için yanlış zaman yoktur.

Rüzgârı suçlamayı bırak, yelkenleri kullanmayı öğren!

Seyirci koltuğundan sıkıldıysan, sahneye çık.

Zirvede her zaman bir kişiye daha yer var.

Başkaları yapabildiyse, sen de yaparsın.

Her şey seninle başlar!

Hayatta ya tozu dumana katarsın,  ya da tozu dumanı yutarsın.

Seçim senin!

“Başarısızlık öğrenilmiş midir?” sorusunun cevabının arandığı bu kitapta, yazar başarısızlığın bir kader olmadığına, çaresizlik psikolojisini yenebileceğimize vurgu yapıyor. Nasıl ki, kişi başarısızlığı öğrenmişse, başarılı olmayı da öğrenebilir diye düşünen yazar, kitapta bol bol hikayelere yer veriyor. Yeni bir hayata adım atabilmek için yeni bir aklın gerekliliğini savunan yazar, kitapta ulusal ve evrensel pek çok ünlü ve başarılı kişinin örnek aldığımız hayat hikayelerini göstererek tek yolun başarısızlık olmadığını,  bahanelerin ardına sığınmak yerine artık harekete geçmenin gerekliliğini dile getiriyor. Eğer bir şeyleri başarmak istiyorsanız veya kendinize koyduğunuz hedefiniz için motive edici bir güç arıyorsanız bu kitap tam sizlik…

“En iyi manzarayı tırmanırken değil, zirveden inerken görürsünüz. Yükselirken sırtınızı döndüğünüz yaşamı ve insanları inerken yeni bir gözle okursunuz. Tırmanırken bilginiz, inerken bilgeliğiniz artar. Sonunda hayattan aldıklarınızın, verdiklerinizin matematiği biter. Sizden geriye belki hoş bir söz, belki bir cümle, belki bir imge kalır.”

Ermiş (Halil Cibran)

Lübnanlı-Amerikalı yazar Halil Cibran’ın 27 kavram üzerinden 27 farklı hikayeyi anlattığı kitabıdır. Dünyada çevirisi en çok yapılan kitaplardan biri olan Ermiş, Cibran’ın en bilinen kitaplarından da biridir. Kitap aslında bir kişisel gelişim kitabı olarak kategorize edilmese de, içinde anlatılanlarla bence bu listede olmaya layık.

Ermiş Mustafa’nın sürgün edildiği köyden ayrılırken, ona sorulan sorulara verdiği cevaplardan oluşan bu kitapta; aşk, evlilik, çocuklar, iş hayatı, neşe, keder, suç, ceza, yardım, yardım, yasalar, eğitim, özgürlük, dostluk gibi kavramlara Mustafa’nın gözüyle cevaplar verir Halil Cibran. Kitabı okurken elinize kalem almayı unutmayın çünkü altını çizeceğiniz çok cümle olacak…

Canı alınan sorumsuz değildir kendi cinayetinden, 

Soyulan da suçtan yoksun değildir soyulmuş olmasında,

Dürüst olan ise masum değildir hainin ettiklerinden, 

Ve elleri tertemiz olan zalimin zulmünden arınmış değildir. 

Hatta çoğu zamansa suçlu mağdurun kurbanıdır.

İrade Terbiyesi (Jules Payot)

İrade duygusal bir güçtür ve onun üzerinde etkili olmak isteyen her fikir tutkuya bürünmek zorundadır.” diye başlayan kitap, tembelliğin ve uyuşukluğun üzerinden disiplinli bir çalışma ve irade terbiyesi ile gelinebileceği üzerine kuruludur.

Payot, karakterin doğuştan gelmediği için irade üzerinde etkisiz olmadığı tezini savunuyor İrade Terbiyesi’nde. Ona göre, duygu ve düşünceleri oluşturan karakterimiz, direkt olarak irademizi de etkiler. İradesizliğin sebebini içsel dürtüler olarak görür ve bu olumsuz durumdan tefekkür ve eylem yoluyla kurtulabiliriz der kitapta. Sağlam bir iradenin sağlam ve sağlıklı bir vücutta olduğuna da değinen Payot, hem kendi hayatından verdiği örnekler hem de diğer düşünürlerin tespitlerinden faydalanarak insanın irade zayıflığından nasıl kurtulacağına ışık tutuyor.

“Çağımızda tüm enerjimizi dış dünyanın fethine harcadık, sonuç olarak açgözlülük duygularımızı katlayıp arzularımızı kamçıladık ve şuan daha huzursuz, endişeli ve mutsuz insanlar haline dönüştük. Bunun sebebi dış dünyayı fethetmekten iç dünyamıza bakmayı ihmal etmemizdir.”

Mükemmel Olmamanın Hediyeleri (Brené Brown)

Amerikalı yazar ve profesör, aynı zamanda New York Times’ın en çok satan altı kitabının sahibi Brown, Mükemmel Olmamanın Hediyeleri’nde aslında çok temel bir insan sorununa değiniyor: Özgüven eksikliği ve yetersizlik hissi.

Her birimizde zaman zaman “çok kilo aldım acaba hakkımda ne düşünecekler, herkes bana bakıyor acaba bende bir sorun mu var, rezil oldum şimdi ne yapacağım, yaptığım iş kesinlikle beğenilmeyecek” gibi kuruntular oluyor. Yazar bu kitapta, insanların sizin için ne düşündüğünü bırakıp, kendinizi sevmeyi, gerçekte nasıl hissettiğinizin daha önemli olduğunu anlatıyor. Kendine değer vermeye, kalıpların içinde sıkışmamaya ve “ben yeterliyim” diyebilmeyi başarmak küçük ve sessiz bir hareketken aslında hayatınızda yepyeni bir pencere ve size yeni bir dünyanın kapılarını açar diyor yazar kitapta. Ne dersiniz, sizce de mükemmel olmak gerçekten de sıkıcı değil mi?

Mükemmeliyetçiliğin var olduğu yerde, utanç daima pusudadır. Aslında utanç, mükemmeliyetçiliğin doğum yeridir”.

Anne Beni İyileştir (M. Barış Muslu)

NeuroFormat sisteminin mucidi diyebileceğimiz Barış Muslu, bu kitapta çocuk ve anne ilişkisinin sadece sevgiden ibaret olmadığını, çocuktaki birçok hastalığın nedeninin anne ile bağından kaynaklandığını hatta annenin geçmişinden bile kaynaklanabileceğini söylüyor.

Kuşkusuz dünyadaki en güçlü ilişki modeli anne-çocuk ilişkisidir. Peki ya annemiz travmalarımızın ya da hastalıklarımızın istemeden de olsa nedeni ise? Çocuklukta yaşanan travmaların, alerjik hastalıkların, hiperaktivitenin ve çeşitli cilt sorunlarının temelinde sorunlu ebeveyn ilişkilerinin yattığı ve bunların neuroformat yoluyla çözülebildiğini örneklerle anlatıyor kitapta yazar. Eğer çocuğunuzda gözle görülen veya görülmeyen bir rahatsızlık varsa şifayı geçmişinizde arayın diyor Barış Muslu. Pek çok anne- babaya rehber olan kitap, merak edenler içinde neuroformat yönteminin hastalıkların iyileştirilmesindeki etkin rolünü de gözler önüne seriyor.

“Bütün hastalıkların kaynağı beynimizdir. Beynimiz travma anlarında bedene kendince hayatta kalmayı garanti almak amaçlı komutlar gönderir ve bizim egzamadan kansere, diyabetten çoklu besin alerjisine, fobilerden obeziteye çeşitli isimler verdiğimiz durumların tümünün altında neden bu komutlar ve bu komutlarla başlayan süreçtir. Travmayı bulur, temizlemeyi başarırsak süreç tersine döner.”

59 Saniye: Azıcık Düşünün, Çok Şeyi Değiştirin (Richard Wiseman)

Amerikalı Psikoloji Profesörü Richard Wiseman tarafından kaleme alınan kitapta, bilinen tüm modern psikoloji tekniklerini çöpe atıyor ve kişinin bir amaca ulaşması için aylar yıllar değil, sadece birkaç dakikanın yeterli olduğunu anlatılıyor.

Pek çok insan, bir hedef belirler ancak; hedefe giden yolda belirli bir zaman sonra gerçekleşmeye çok yakın olsa bile fazla zaman kaybı diye düşünerek vazgeçer. Bu kitapta, hedefe erişmenin süresini minimuma indiriyor yazar. Sizin daha mutlu bir insan olmanıza, iş görüşmelerinizde istediğiniz sonuca varmanıza, daha iyi bir ebeveyn olmanıza ve insan ilişkilerinizi geliştirmenize yardım ediyor Wiseman. Bunu yaparken de bilimsel verilerden yararlanıyor ve söylediklerini belli bir temele dayandırıyor.

“Bir kadının övgüsü, bir erkeğin başını hafifçe döndürebilir; fakat eleştirisi doğrudan kalbine giderek onu öyle bir sıkar ki, o kalbin kadın için güçlü bir aşk duyması mümkün olamaz.”

Asla Yalnız Yeme (Keith Ferrazzi)

Bir yönetici ve danışman olan Keith Ferrazzi’nin yaşadıklarını samimi bir dille anlattığı kitapta, insanlarla iletişim kurmanın önemi anlatılıyor.  

“İnsan sosyal bir hayvandır.”tezinden yola çıkarak insanın asla yalnız yaşayamayacağı bir gerçektir. Üzüntümüzde, sevincimizde her daim duygularımızı paylaşabileceğimiz bir başka insan ararız. Yazar kitapta, insanlarla iletişim kurmanın hem sosyal ilişkilerde hem de iş hayatında neden önemli olduğunu, ikili ilişkilerde sırf kendi çıkarımıza göre hareket etmemenin gerekliliğini, başarılı kişilerin başka insanlarla bağlantı kurup iş birliği yaptığını anlatıyor. Özetle, “tek” olmamanın gerekliliğini ve kazanımlarını anlatıyor yazar.

“Kendi kendini meydana getirmiş insan diye bir şey yoktur. Her birimiz binlerce başka insandan meydana geliriz. Bizim için bir iyilik yapmış, bizi cesaretlendirecek bir söz söylemiş olan herkes karakterimizi, düşüncelerimizi ve başarımızı oluşturan kişilerin arasındaki yerini almıştır.

Küçük Prens (Antoine de Saint- Exupéry)

Okumanız gereken 15 kişisel gelişim kitabı listemizin son sırasındaki kitap, Küçük Prens. Evet, bu bir kişisel gelişim kitabı değil ama içinde öyle mesajlar var ki; anlayanlar için aslında en iyi kişisel gelişim kitaplarından biri. Dünyada en çok satan kitaplar listesine giren ve adını bir göktaşına bile veren bu kitap, benim dönüp dönüp okuduğum kitaplardan…

Küçük bir çocuğun gözünden dünyanın nasıl göründüğünün anlatıldığı kitapta, kavramlar çocuğun seyahat ettiği yerler ve tanıştığı kişiler üzerinden veriliyor okuyucuya. Küçük çocuğun son seyahat ettiği yer olan Dünya ve burada gördükleri üzerinden yazar, insanoğlunun yaş aldıkça küçükken yaşadıklarını unuttuğunu, masumluğunu kaybettiğini, değerlerden çok kıyafete göre yargılanan insanlar olduğunu, aslında olanaksız gibi görünen şeylerin nasıl “mümkün” hale getirilebildiğini iletiyor okuyucuya. Değer verme, karşılıksız sevgi ve arkadaşlık gibi kavramların bilgece bir dille anlatıldığı “Küçük Prens” her daim okuyabileceğiniz ve sizi hayata daha umutla bağlayan bir kitap olma özelliği taşıyor.

“Büyükler sayılara bayılırlar. Tutalım, onlara yeni edindiğiniz bir arkadaştan söz açtınız, asıl sorulacak şeyleri sormazlar. Sesi nasılmış, hangi oyunları severmiş, kelebek biriktirir miymiş, sormazlar bile.”

Okumanız Gereken 15 Kişisel Gelişim Kitabı.

“Ruhunuzu Doyuracak Yemek Temalı Filmler” adlı yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Ebru Buyukkaya

1990 yılında Istanbulda doğdu. Kocaeli Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünü bitirdi. Küçük yaştan beri yazmaya ve okumaya büyük bir merak ve ilgi duyması nedeniyle kendini bu alanda geliştirmeye yöneldi . Halen digital platformlara ve dergilere yazmanın yanı sıra, kendini geliştirmeye de devam etmektedir.

Henüz yorum yok

Bir yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BİZİ TAKİP EDİN