Türkiye’nin gastronomi destinasyonu olan Urla’nın efsanelerden festivallere uzanan hikâyesinin başkahramanıdır enginar. Tanrıların babası Zeus’un aşklarından biri olan Cynara’ya kızması ve onu bitkiye dönüştürmesiyle sofralarımızı lezzetlendiren enginarı sadece yemek olarak düşünmek acaba yeterli mi? Baharın gelmesiyle sezonu başlayan enginarı, tüketilen yüzdesinden fazlasını oluşturan yan ürünlerini çöp olarak ziyan olmasının yanında farklı bir bakış açsıyla “dönüştürmek” mümkün mü? Bütün bu soruların cevabı son yılların popüler bilim konularından biri olan “Biyo-Atık Projeleri”nden geçiyor.
Urla deyince akla ilk gelenlerden biri olan enginar (Cynara scolymus L.), Akdeniz havzasına uygun bir bitki olsa da farklı iklim ve toprak koşullarına uyum sağlayan, besin değeri yüksek, hepatoprotektif bir “süper gıda” olarak kabul edilmektedir. Yarımadamızın sembolü sayılan ve coğrafi işarete sahip olan “Urla Sakız Enginarı” 2017 yılında tescillenmiştir. 2019 yılı verilerine göre yaklaşık 13 bin ton üretilen enginarın yapısında yüksek miktarda bulunan cynarin maddesi nedeniyle insan sağlığına olan katkıları bilinmekte ve gıda takviyesi olarak kullanımı kabul görmektedir.
Enginarın gıda ve ilaç endüstrileri tarafından kullanımı ile ortaya çıkan yan ürünlerin oranı, hasat edilmiş bitkinin % 60’ını oluşturmaktır (Savlak vd., 2020). Oldukça yüksek miktarlarda ortaya çıkan bu yan ürünlerin değerlendirilmeden atılması fonksiyonel özelliklerinin fark edilmeden yok olmasına sebep olmaktadır.
Son yıllarda popüler bir konu olan biyo-atık (biowaste), bitkilerden ve hayvanlardan gelen organik bileşiklerin biyo-çözünürlüğünden faydalanılması anlamına gelmektedir. Bölgemizde üretilen enginarın yenmeyen kısımları olan (non-edible parts) yaprakları, sapları, kökleri ve tohumları endüstriyel proseslerden sonra atılırlar. Bu biyo-atıklar yüksek nem miktarlarından dolayı mikrobiyal büyümeye duyarlıdırlar ve çevresel kontaminasyona neden olabilirler (Zayed and Farag, 2020). Çöp olarak sınıflandırılan ve değerlendirilmeyen bütün bu yan ürünler fitokimyasal içerik bakımından oldukça zengindirler. Özellikle dünya çapında yenilenebilir enerji kaynaklarına ve biyo-aktif moleküllere olan ilginin yapılan birçok araştırma ile geri dönüşümün ne kadar önemli bir katkısının olduğunu ortaya koymaktadır. Güncel yaklaşımlar, bu yan ürünleri birer “çöp” olarak değil; terapötik ajan, yakıt hammaddesi vb. alanlarda kullanılmak üzere üretilen biyo-atıklar olarak değerlendirmektedir.
Enginarın yan ürünlerinin fonksiyonel gıda üretimine uygun ve katma değeri yüksek farmasötik bileşiklerden oluşması nedeniyle biyo-atık olarak kullanılması Urla’ya hem ekonomik hem de teknolojik anlamda yeni bir bakış açısı kazandırabilir. “Uluslararası Urla Enginar Festivali” ile desteklenen ve gün geçtikte ivme kazanan yerel üretim, biyo-atık projelerinin geliştirilmesi ve faaliyet alanlarının arttırılması ile değerli bir “Biyoteknolojik Pazar” haline dönüştürülebilir.
Değerli katkılarınızı heyecan ile okudum.
Manyas’ta gıda üreticisiyim.
Her çeşit un sebze ve meyvelerle makarna ve pastörizasyon tekniği kullanarak üretimlerimi yapıyorum.
Birincil üründen arta kalan bioyararları kabul görmüş sebze ve meyveler ile unu korkulan değil
Faydalı ve daha fonksiyonel hale getirmek üretim yöntemim
Tanışmaktan çok mutlu olurum
Serap Karakaş
0506 632 7887
Saygı ve sevgilerimle