Friends dizisi benim için antidepresan gibi… Uzaklardan telefonla konuşup içimi döktüğüm, zaman zaman başımı yaslayıp omzunda ağladığım, zaman zaman da birlikte delice eğlendiğim bir dost olarak anlatabilirim bendeki yerini. Bu söylediğimi diziyi izlemeyenler biraz şizofrenik bulacak, benim gibi dizinin hayranı olanlar ise ne demek isteyeceğimi çok iyi anlayacaklardır.
1994-2004 yılları arasında yayınlanan Friends dizisiyle yaşım gereği biraz geç tanıştım ve ilk keşfim 2010 yılında, üniversite senelerimde oldu. Arka arkaya, bir solukta izlediğim 10 sezonun ardından bir boşluğa düşmüş, ara ara eski bölümlerini açıp izlemiştim. Kimi zaman Rachel Green’in o ikonik 90’lar stillerini kendimde taklit etmeye çalışacak kadar da ileri gitmiştim. Sadece o harika stiller değildi tabii diziyi bu kadar sevmemi sağlayan. Jennifer Aniston, Courteney Cox, David Schwimmer, Matthew Perry, Matt LeBlanc’tan oluşan harika bir ekibin hayat verdiği altı arkadaşın yakın dostlukları çok etkilemişti beni.
Pandemi döneminde hem Netflix, hem de Blu Tv gibi dijital platformlarda 10 sezonun yeniden önüme serilmesiyle, benim için yeni bir Friends maratonu başladı. Arkadaşlarla ve özellikle kalabalık arkadaş gruplarıyla ne zamandır buluşamamanın verdiği özlemle, bu sefer biraz daha duygusal izledim diziyi. Tabii ki kahkahalarla ve iyi hissederek! Bence Friends dizisinin en büyük alamet-i farikası bu: “iyi hissettirmek”
Geçtiğimiz hafta ise; sosyal medyada gezinirken önüme beni çok heyecanlandıran bir haber ve video düştü. Büyük Friends buluşması tam 17 yıl aradan sonra yeniden gerçekleşiyordu. 27 Mayıs’ta HBO Max üzerinden yayımlanan bölümü tabii ki çıkar çıkmaz izledim. Bu özel buluşma, Monica’nın o ikonik evinde arkadaşların tek tek bir araya gelişleri ve hasret giderişleriyle başladı. Klasik bir dizi bölümünden ziyade; anıların konuşulduğu, ikonik bölümlerin yeniden canlandırıldığı ve daha önce hiç duyulmamış sırların döküldüğü bölümü gözüm dolu dolu izledim. Gerçek hayatta da aralarında kopmayan bir bağ ve dostluk olduğunu bilmek de nedense beni mutlu etti.
Ayrıca aralarda dizide yer alan diğer karakterleri görmek ve ünlü isimlerin dizi hakkındaki yorumlarını dinlemek de çok keyifliydi. Yaklaşık iki saat süren bölümü daha fazla “spoiler” vermemek adına uzun uzun anlatmak istemiyorum, ancak karakterlerin ne kadar yaşlandığını ve değiştiğini görmek de beni biraz hüzünlendirmedi değil, ne yalan söyleyeyim.
Not: Türkiye’de HBO Max’e erişim olmadığı için “Reunion” bölümünü şimdilik Google’da aratarak izlemekten başka bir çaremiz yok. Haliyle ben de öyle izledim!
Friends Reunion Fragmanını buradan izleyebilirsiniz.