Orada Bir Köy Var Uzakta… Sizi Çok Şaşırtacak Barbaros Köyü

Çoğumuz büyük şehirlerde bir kaos ve kalabalığın içinde yaşıyoruz. Hep bir yerlere yetişme, işimizi zamana yetirebilme telaşındayız. İzinli olunan günlerde evlerde zaman geçiriyoruz çoğunlukla. Ancak;  pandemi döneminde artık daha minimal yaşama yönelmeye başladı insanlar. Kendi ekmeğini kendi yapmayı, balkonunda bir şeyler ekip biçmeyi iş edinir oldu. 1980 sonrası köyden kente dönüş artık yerini köye dönüşe yavaş yavaş evirmeye başladı diyebiliriz.

Belki bilmiyoruz ama; hepimizin dedemizden, ninemizden gelen bir köyümüz var. O köylerde, toprağın, doğanın tadına doyasıya yaşamayı hayal ediyoruz belki de. Bazı köyler de vardır ki sizi her açıdan doyurur. İşte Barbaros Köyü bunlardan biri. Bu yazımızda sizlere, Urla’nın hem kendine has kültürüne sahip olan hem de geleneği devam ettirmekle birlikte ülke tarımına ve ekonomisine katkı sağlayan şirin köyü Barbaros’tan bahsedeceğim.

Barbaros Köyü İzmir’e 55km, Urla’ya 22 km uzaklıkta yer alan özgün bir köy. Köyün girişinde sizleri büyük bir Mehmetçik Anıtı karşılar. Bu anıtın üzerinde yazan 36 isim, köyden Çanakkale Savaşı’na giden 40 kişiden geri dönemeyenlerin isimleridir. Bu yönüyle de daha girişte bile klasikleşmiş köy yaşamından farkını ve tarihe saygısını size hissettirir.

Köy sakinleri okuma yazma bilen, üniversite mezunu insanlardan oluşuyor. Köy, tarımın sürdürülebilirliğine, geleneklere ve tarihi dokuya verdiği değerle sonradan oraya yerleşen birçok üniversite mezunu kişiye dahi örnek olmuştur. Köyün, her yıl düzenlediği ve artık onunla özdeşleşen bir Oyuk Festivali var. Oyuk, bizim bildiğimiz tabirle “korkuluk”. Köylüler, tarlalarındaki mahsulleri yabani hayvanlardan korumak adına kendi yaptıkları korkuluklarla, yılın belirli bir gününde sokaklara çıkarak dolaşıyorlar. Festival sonunda yenilip, içilip, eğleniliyor. Bu oyukları sadece festival zamanı değil, köye gittiğinizde sokaklarda dahi görebilmeniz mümkün.

Köyün hiç de bildiğimiz köylerden olmadığını söylemiştim. Köyün girişinde yer alan İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Güzel Sanatlar Şube Müdürlüğü’nden emekli Batuhan Bozkurt ve eşi Zeynep Bozkurt’un çalışmalarıyla eski köy okulunun kültür evine dönüştürülmesiyle oluşturulan Emek, Kültür ve Sanat Evi’ni ziyaret edip, sanatçının kendi keşfi olan ‘‘taş mozaik” resim tekniğiyle yapılan resimleri görebilirsiniz. Ayrıca gün içerisinde birçok ziyaretçiye kapılarını açan bu sanat evinde, sanatçı ile derin sohbetler etme fırsatına da sahip olabilirsiniz ki eşsiz bir tecrübedir.

Köy, dışarıdan gelen birçok ziyaretçiye kapılarını açıyor. Eğer köyü ziyaret etmeyi düşünüyorsanız ancak;  yemek sıkıntısı çekerim diye düşünüyorsanız Çat Kapı Evleri imdadınıza yetişiyor. Köyde bulunan bu evlerin girişinde yazan “Çat Kapı Evleri” tabelasını gördüğünüz bir eve girip, o gün o evde ne pişmişse, cüzi bir miktar ödeyerek karnınızı doyurmanız mümkün. Bu yöntemle köy halkı bir geçim kapısı da oluşturmuş oluyor ve ekonomiye katkıda bulunuyor.

Köyde ayrıca pek de başka köylerde eşine rastlayamayacağımız Hobbit Evleri mevcut. Hobbit Evlerini, İstanbul Balat’taki her şeyin ücretsiz olduğu çocuk aşevinden hatırlayabilirsiniz. Eğer köyü ziyaret etmeyi düşünüyor ancak “kalacak yerim yok” diye endişeleniyorsanız, Hobbit Evleri size bu imkânı sağlıyor. Bu evlerde isterseniz kalabilir, isterseniz kafe, kahvaltı hizmeti veren şirin ve sıcak bir mekân olarak değerlendirebilirsiniz. Elde edilen gelirle, civar köylerdeki çocukların kitap ve kütüphane ihtiyacını karşılamalarına destek veriliyor. Köy, aynı zamanda çeşitliliği, kendine has dokusu ve kültürü ile ekranlarda izlediğimiz birçok diziye de ev sahipliği yapmıştır.

Barbaros Köyü, pek çok yönüyle bildiğimiz tüm köylerden farklı. Eğer bir gün yolunuz bu köye düşerse, kahvesinde çayınızı yudumlarken köyün yerlileri ile ettiğiniz sohbetin, Çat Kapı Evleri’nde yediğiniz tadına doyulmaz böreklerin, sanatçıya ve sanata verdiği değerle oluşturulan yapıların, eğlencenin ve hayatın tadını doyasıya çıkarmak için Oyuk Festivali’nin verdiği huzuru ve mutluluğunun uzun süre etkisinde kalacaksınız.

 

Ebru Buyukkaya

1990 yılında Istanbulda doğdu. Kocaeli Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünü bitirdi. Küçük yaştan beri yazmaya ve okumaya büyük bir merak ve ilgi duyması nedeniyle kendini bu alanda geliştirmeye yöneldi . Halen digital platformlara ve dergilere yazmanın yanı sıra, kendini geliştirmeye de devam etmektedir.

5 Comments

Bir yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BİZİ TAKİP EDİN