Sevdiğiniz bir şeyi aceleyle değil daha yavaş yapmak, sabah işe geç kalma derdini bir kenara bırakmak, daha az giderlere ve daha çok boş zamana sahip olmak, az eşyayla çok şey yapma düşüncesi size daha çekici geliyorsa basit yaşam düşüncesinin aklınızı çelme olasılığı çok yüksek.
18. yüzyılda başlayan, 19. yüzyılda bayrağı eline alan Sanayileşme Devrimi ile kırsallarda yaşayan halklar, daha fazla istihdam için sanayi bölgelerinin yer aldığı şehirlere göç etmeye başladı ve artık şehirler köylerde ve kasabada yaşamaktan daha cazip hale geldi.
20. yüzyılın gelmesiyle değişen konjonktürlerin etkisiyle şehirler modern yaşamın bir yansıması olarak kabul edildi. Günümüze baktığımızda artık tüm bu getirilerinin yanında, şehirlerde yaşanan nüfus patlamaları, sağlık, eğitim ve güvenlik gibi kamu kurumlarının yetersiz kalmasını ve şehirsel krizlerin ortaya çıkmasını görüyoruz. Şehir yaşamının şehirli olmanın getirdiği kolaylıklarının yanı sıra hava kirliliği, yeşil ortamlara ulaşmanın güçlüğü, yoğun trafik, kalabalık ve gürültü gibi zorluklarını da beraberinde getirdi. Bunun yanı sıra kaba tabirle 20. yüzyılın köleliği gibi tanımlanan plaza iş yaşamı modern dünyanın insanına simülasyonda yaşıyormuşçasına kurgu bir hayat vadetmekten öte gidemiyor.
Sabahın erken saatlerinde yoğun trafikle başlayan iş yolculuğu, manyetik yayan plazalardaki bilgisayarların karşısında geçirilen saatlerden sonra mesai bitimi yeniden eve dönüş trafiği ile taçlanıyor. Evine vardığında kendi ve ailesi için dinlenme, sosyal aktivite ya da kişisel gelişim gibi haklara ulaşamayan şehrin modern insanı için şehirde yaşamak artık ayrıcalık değil mecburiyet halini aldı. Peki, getirisinden çok götürüsünün konuşulduğu şehir yaşamının yerine bir alternatif düşünülebilir miydi? Bu sorunun cevabı evet. Hatta bu hareketin bir ismi de var; simple living; Türkçede basit yaşam şeklinde tanımlanabilir.
Basit yaşam kişinin yaşamında sadeliği seçmesini ifade ediyor. Basit yaşamın ilkeleri ise teknoloji ve hizmetlerine daha az bağımlı olarak, daha az para harcayarak daha az eşyayla yaşamak. Bu hayatı seçmenin ise birçok kişiye göre çeşitli nedenleri var. Aile ve arkadaşlara çok daha fazla zaman ayırabilmek, finansal kolaylık, maneviyat, doğayla iç içe yaşama, hayırseverlik aktivitelerine yönelebilme, çevresel sürdürülebilirlik, tutumluluk ve stresten uzaklaşma bunlardan en fazla bilinenleri. Kimileri bu yaşam tarzını protest bir tavır sergilemek için de benimsiyor; birçok kişi gösterişçi tüketim ve materyalizme bir tepki olarak basit yaşamı tercih ediyor. Kimileri ise vergi direnci ve ekoloji dengesi, kapitalizm karşıtlığı ya da savaş karşıtlığı gibi hareketlerle uyumlu sosyo-politik konulara atıfta bulunuyor.
Vergileriyle silah satın alınan birçok ülke vatandaşı savaş karşıtlığını, giderlerini minimuma indirgeyerek devlete daha az vergi verme sonucuyla dolaylı da olsa savaş karşıtı bir hareket sergiliyor.
İnanç ve Politik Tabanlı Etkenler
Aslında geçmişten günümüze gelen birçok dini ve manevi gelenek basit yaşamı teşvik eden ritüellere sahip. Lao Tzu, Konfüçyüs, Zerdüşt, Gautama Buddha, İsa Peygamber gibi dini ve felsefi liderlerden gelen bu ritüeller antik çağa kadar uzanıyor. Bu gelenekler, hem ulusal kültürlerden hem de dini ahlaktan büyük ölçüde etkilenmiş. Buna örnek olarak, Antik Yunan Kinizm felsefesinde önemli bir figür olan Diogenes, erdem için basit bir yaşamın gerekli olduğunu ve bir şarap kavanozunda yaşadığını iddia ediyor.
Sadelik, Taoizm’in kurucusu Lao Tzu’nun benimsediği temel kavramlardan biri. Konfüçyüs, basit yaşamı teşvik ettiği için onun felsefesinde izlerini görmek oldukça mümkün. Guatama Buddha ise basit yaşamı Budizm’in erdemi ve merkezi olarak kabul etmiş. Buddha’ya göre acıyı sona erdirmenin ve Nirvana’ya ulaşmanın yolu arzulardan sıyrılmak. İslamiyet’te tasavvuf akımı İslam’ın ana akım Sünni ve Şii mezheplerinde bir şekilde gizli, mistik bir gelenek olarak ortaya çıktı ve büyüdü. 18. yüzyıl Fransız Aydınlanma filozofu Jean-Jacques Rousseau, yazılarının çoğunda ve özellikle iki kitabında (Discourse on the Arts and Sciences ve Discourse on Inequality) basit yaşam biçimini önemli ölçüde destekliyor. Bu ve bunun gibi birçok farklı coğrafyadan birçok önemli isim basit yaşamın daha mantıklı ve manevi bir yaşayış biçimi olduğunu destekleyen fikir ve eserlerle bu tavrı destekliyor. İnsan-Doğa İlişkisi Üzerine : DÖNGÜ Sergisi Gru Sanat Galerisi Urla’da!
“Simple is the best”
Minimalistlerin takip etmeyi tercih ettiği şey nicelikten çok kalite. Bu düşünceyle, sadece sahip olduğumuz şeylere sahip olma fikrine değil, bizi mutlu eden ve bizim için gerekli olan şeylere değer vermemiz gerektiği vurgulanıyor. Bazı insanlar tüketimi azaltarak basit yaşam uygularlar. Tüketimi azaltmak, büyük olasılıkla daha az bireysel borca yol açacak ve kişinin hayatında daha fazla esneklik ve basitlik sağlayacaktır. Materyallere veya hizmetlere yapılan harcamalar azaltılarak, para kazanmak için harcanan zaman da eş zamanlı olarak azalmış oluyor. Kimileri ise kazanılan zaman ile ilgi alanlarına vakit ayırmak ya da gönüllülük yoluyla yardıma ihtiyacı olanlara destek olmak gibi tercihlerde bulunabiliyor. Giderleri azaltmak diğer yandan daha çok tasarruf edilmesine böylelikle daha erken emekli olmaya yarayabiliyor. Bu yaşamı aktif kılan birçok hareket her geçen gün daha çok popülerleşiyor. Bunlardan en çok bilinenler ise tiny house (kulübe ev) akımı ve The 100 Thing Challenge (100 Eşya Mücadelesi). 100 Eşya hareketi yaşamı basitleştirmek ve dağınıklığı gidermek amacıyla kişilerin eşyalarını yüz öğeye indirgeyen bir etkileşim. Tiny house hareketinde ise düşük bütçeli, daha az enerji harcayan, ipoteksiz evlerde yaşamak tercih ediliyor.
Özellikle sosyal medyada basit yaşama dair birçok program ve hesaba rastlamak mümkün. Bunlardan en popüler olanlarından bazıları ise şunlar: Living Big in a Tiny House, Avustralya’da popülerliği gittikçe yükselen tiny house yaşamına odaklanıyor. Basit yaşamı seçen kişilerin kulübe evlerine konuk olunduğu Youtube programında, evlerin maliyeti ve ergonomisi hakkında bolca fikir alınabiliyor. Eğer bir kulübe evde yaşıyorsanız bu programda dünyanın herhangi yerinden katılarak, basit yaşam hayali kuranlara ilham olabilirsiniz.
Jonna Jinton: İsveç’deki pastoral yaşamını, profesyonel bir şekilde edit ederek Youtube videolarıyla anlatan Jonna Jinton, İsviçre kırsalında, eşi ve köpeği ile küçük bir evde sakin ve sade bir hayat yaşıyor. Yaşadığı kasabanın doğal güzelliklerini profesyonel çekimleri ile aktaran Jonna, basit yaşamın kattığı maneviyatı, bu yaşamın avantajları ve dezavantajları ile aktarıyor.
Eğer incelemek ya da takit etmek isterseniz basit yaşam başlığı altında yayın yapan program ve sosyal medya hesabı alternatiflerinden bazıları şunlar: Simple Living Alaska, Slow Car Fast Home, Şehirden Kaçanlar, Mother of the Mountain, Project Kamp.