Müzik Ruhun Gıdası Derler, Peki Siz Ruhunuzu Nasıl Besliyorsunuz?

Müzik… Belki de insanlık var olduğundan beri aramızda olan tek sanat, müzik. İlla keman, piyano, saz vs. olarak bakmazsak; bir kuşun ötüşü, yağmurun yere düştüğünde taştan çıkan ses, rüzgârın sesi, doğadaki dostlarımızın sesi… Aslında hepsi kendi içinde ahenkle dans eden notalara sahip.

Müzik için ruhun gıdasıdır der Mendelson. Şöyle ki; yapılan araştırmalara göre dinlediğiniz müzik, beyne giden ve beyinden gelen sinyalleri değiştirebiliyor, yani dinlediğiniz müzik sizde mutluluk hormonu salgılanmasına yol açabiliyor. Böylece müzik de size dinginlik ve huzur veriyor. Tabi bu dinlediğiniz şarkıya göre de değişiyor. O yüzdendir ki; peş peşe bir neşeli, bir hüzünlü şarkı dinlediğinizde elinizde olmadan şarkıların moduna girersiniz. Müzik öyle bir olgudur ki; dinlediğinizde sizi bambaşka yerlere, anılara götürebilir bir anda. Hiçbir şey yapmadan sadece dinleyerek yüzünüzde gülümseme yaratan, içinizde pek çok duyguyu harekete geçiren başka ne var ki?

Müzik, biz farkında olmasak da o kadar hayatımızın içinde ki aslında. COVİD-19 salgını dolayısıyla maalesef, birçok sektörün kısıtlamalara maruz kaldığı gibi müzik de bundan nasibini aldı. Hıncahınç dolu konser salonları, rengârenk ve sabaha kadar arkadaşlarımızla sohbet ettiğimiz festivaller, açık hava konserleri, canlı müzik performansı sergilenen mekânlar… Tüm bu mekânların yanında hayatımızın içinde o kadar çok fark etmediğimiz müzik anımız var ki: Kulaklığımızı takıp kafamızı otobüsün camına yaslayıp dalıp gittiğimiz o şarkılar, sarhoş olup sokaklarda yürürken barlardan gelen farklı müzik sesleri, sokaklarda kendi hallerinde müzik yapan sanatçıların sesleri, bir vapur yolculuğu sırasında bize eşlik eden sanatçılar…

Bu ‘‘yeni normal” bize müzikle ilgili başka kazanımlar da sağladı. Önceden sıklıkla seyahat ettiğimiz için, en kötü ihtimalle hiç müzik dinleyen bir insan olmasak dahi, minibüsün veya taksinin radyosunda duyduğumuz bir şarkıya aşinalığımız olurdu.  Şimdi ise, yeni müzikleri kendimizin keşfetmesi gerekiyor. Mekânlarda müzikleri bulmak için kullanılan shazam “out”, herkesin listesine ulaşabildiğin spotify “in” oldu.

Benim “in”im olan uygulamayı söylemeden önce, birkaç müzik uygulamasından bahsetmek istiyorum.

1999 yılında kurulan ve ilk kullanılmaya başlandığında bir “sesten müzik bulma programı” olarak görünse de, aslında Shazam ile popüler listelere ulaşabilir, hangi ülkede hangi şarkı en fazla dinlenmiş ve aratılmış öğrenebilir, daha önce arattığınız ancak unuttuğunuz bir şarkıyı kendi sayfanızdan tekrardan bulabilir ve dinleyebilirsiniz.

2008 yılında kurulan bir müzik programı olan Spotify ile güncel müzik listeleri oluşturabilir, yerli-yabancı pek çok müziği dinleyebilir, nelerden hoşlandığınızı ve hangi müzik türlerini sevdiğinizi belirterek Spotify’ın sizin için hazırladığı listeleri dinleyebilir, Spotify’ı Facebook’a senkronize ederek arkadaşlarınızla şarkılarınızı paylaşabilir ve onların da neler dinlediğini görebilirsiniz. Üstelik bunları ücretsiz yapabilirken, isterseniz Premium üyeliğine geçerek Spotify’ın sizin için sunduğu farklı olanaklara da sahip olabilirsiniz.

2005 yılında kurulan ve dünyanın en çok tercih edilen video barındırma sitesi olma özelliğine sahip bir platform Youtube. Dünyanın her köşesinden herhangi bir konu hakkında binlerce video içeriğine ulaşabilirken, yerli-yabancı pek çok başarılı sanatçının yanı sıra amatör, evinde “play” tuşuna basarak siteye videosunu yükleyen binlerce yeteneğin de keşfedilmesine vesile olan bir platform. Ücretsiz oluşu, görsel ve işitsel birçok alternatif sunması nedeniyle kullanıcılar tarafından çok tercih ediliyor. Özellikle, pandemi nedeniyle evde kalınan günlerde Youtube, belki de kurulduğundan beri izlenme sayısının en fazla olduğu dönemi geçirmektedir.

2007 yılında kurulan web tabanlı bir müzik yayın servisidir. Oluşturduğunuz veya oluşturulan müzik listelerini çevrimiçi veya çevrimdışı dinleyebilme imkânı sunuyor. Bu sayede, işe giderken, spor yaparken, yürürken, sahilde tek başınıza biraz zaman geçirmek isterken ‘‘internet paketim yok” diye telaş etmenize gerek kalmıyor ve veri tasarrufu sağlıyor. Platform üzerinden şarkıları ücretsiz dinleyebileceğiniz gibi daha fazla müzik dinlemek isteyenler için 3 ayrı ücretli paketi de bulunuyor.

2007 yılında kurulan Web 2.0 üzerinden müzik ve ses dosyalarını ücretsiz olarak dinlemeye, indirmeye ya da yüklemeye izin veren Berlin merkezli çevrimiçi web uygulamasıdır. Ücretsiz olmasının yanı sıra; sevdiğiniz müzik türünde başlangıç istasyonları, kişisel podcast yayıncılığı, yeni müzikleri keşfetme, SoundCloud etiketleri, sevilenleri yeniden paylaşma, şarkıları başka sitelere ekleme, internet olmadan müzik dinleme, özel gruplar, Chrome’da SoundCloud, kişisel marka oluşturma gibi özellikleri nedeniyle pek çok kullanıcı tarafından tercih edilmektedir.

İşte benim favori uygulamam! Tamamen ücretsiz olan ve 2020 yılında oluşturulan Spotify kullanıcılarını dinledikleri müziklere göre birbirleri ile eşleştiren yeni nesil bir eşleşme ve mesajlaşma uygulaması olan Makromusic ile, dinlediğiniz müziği sizinle o an yani aynı anda dinleyen başka kişileri görebiliyor ve onlarla konuşabiliyorsunuz. Müzik zevklerinizin benzediği biriyle konuşup yeni şarkılar öğrenmek ve beğendiğiniz şarkıları başkalarıyla paylaşmak için bence harika bir uygulama.

Müzik için meleklerin dili derler. Konuşmadan sadece notalarla birbirini anlayan, birbirini hisseden ya da kendine dönen insanlar oluruz müzik sayesinde. Küreselleşen dünyada müziğin insanları birbirine yakınlaştırdığı ise yadsınamaz bir gerçek olarak yukarıda saydığımız ve daha pek çok müzik uygulaması üzerinden görülebilir. Dilini, dinini, kültürünü hiç bilmediğimiz insanlarla müzik üzerinden iletişim kurmak ne kadar saf ve ne kadar da doğal…

Hangi uygulamayı kullanırsak kullanalım hayatımızda hep daha fazla müzik olmalı. Sabah uyandığınızda evden çıkmadan veya işlerinizi hallederken açın bir müzik arkada çalsın. İnanın modunuzu değiştirecek, belki gününüzün daha güzel geçmesini sağlayacak.

Irem Karadag

Irem Karabag

1996 yılında İstanbul’da doğmuştur. Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümünü bitirmiştir. Eğitim hayatını geçirdiği İzmir’e hayran kalan İrem Karabağ, kendisini “İzmir Sevdalısı” olarak tanıtıyor. Şu an özel bir firmada Gıda Mühendisi olarak çalışma hayatını sürdüren İrem, yazmayı, yeni yerler gezip görmeyi, yeni şeyler öğrenmeye ve kendini geliştirmeyi sürdürmeye devam etmektedir.

3 Comments
  1. Bayildim! ‘Muzik’ kendi basina o kadar guzel anlatilmis ki bu yazida, dusuncelerde kendimi buldum. Tabi yeni normallerimiz hakkindaki dusuncelerime muzikle ilgili de yer vermeme sebep oldu. Uygulamalar da cok guzel ozetlenmis. Severek okudugum bir yaziydi, takipte kalacagim..

  2. Tebrik ediyorum çok güzel bir yazı derlemişsiniz. Çokta bilgilendirici…Teşekkür ediyoruz. Yasemin Aday

Bir yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BİZİ TAKİP EDİN