Lief Urla

Lief Urla: Huzur, Tatlının Yanında Bonus…

Dinginliğine ve özgün dekoruna birbirinden güzel tatlıların eşlik ettiği Lief Urla, hem lezzetleri hem de ambiyansı ile rafine bir mekân.

Kurumsal hayatı ve akademisyenliği bıraktıktan sonra pastacılık kursunda tanışıp hayallerini aynı çatıda bir araya getiren iki arkadaş, aradıkları huzuru, kurdukları bu çatı altında yansıtmayı başarabilmiş. Urla’nın sevilen mekânlarından biri olmayı kısa sürede yakalayan yenilikçi ve başarılı mekânın yaratıcısı olan iki kadın girişimci Oylum Erkuş ve Dilek Yıldırmaz ile bir araya gelerek Lief Urla’nın hikâyesini konuştuk.

Lief Urla klasik pastanelerden çok daha farklı bir mekân. Size göre, sizi farklı kılan değerler neler?

Oylum Erkuş: Aslında bu farklılık kendi doğal sürecinde ortaya çıktı. Sanırım kişilik yapılarımızın da etkisi büyük oldu. Öncelikle biz üretim sürecinde çok hassasız; bunu ürünlerimizde de görebilirsiniz. Örneğin bir ürünü deneyimlediğinizde şeker oranlarımızın ne kadar dengeli olduğunu fark edebilirsiniz. Özenli bir çizgimiz olduğunu düşünüyorum. Özgün olmaya çalışıyoruz. Hem pastalarımızda hem mekânımızda estetik ve sanat bizim için çok önemli. O yüzden duvarlarımızda da çok sevdiğimiz bir tasarımcı ile çalıştık. İçeride sanat olsun istedik. Bir sanat galerisine gittiğinizde izlersiniz ya, insanlar nefes alır, bir durup izler, biz de öyle olsun, mekân ruhlarına dokunsun istedik. Bunlar aynı zamanda bizim de ihtiyacını duyduğumuz şeylerdi. Çünkü her yer aynı. Her yerde endüstriyel tasarımlar, ahşaplar, siyahlar… Bizimkisi dingin ve naif bir yer olsun istedik.

Lief Urla ürün yelpazesinde tatlı ve çiçek var. Bu dengeyi nasıl oluşturuyorsunuz?

Oylum Erkuş: Aslında her ikisi farklı meslek kolları. Biz temel olarak bir “patisserie”yiz. Pastayla başladık. Daha bu sene yeni kruvasan çıkarmaya başladık. Çiçek ikinci planda kalıyor. Pasta daha çok kutlamalarda, güzel anlarımızda yanımızda. Kutlamalarımıza eşlik eden temel öğelerden birisi de çiçek. İkisi de birbirine çok yakışıyor aslında. O yüzden biz hep çiçek temalı pastalar çalışıyoruz. Yaptığımız kutlama pastalarında şeker hamuru kullanmıyoruz. Daha çok, pastanızı çok sade tutup, çiçek süslemesi ile taçlandırıyoruz. Kutlamalarda müşterilerimiz aranjman isterse, pasta ve çiçeği beraber tasarlıyoruz. Ona da çok talep geliyor. İstanbul çiçekçi konusunda çok zengin, hatta öyleleri var ki çiçekçi değil adeta sanatçılar. İzmir bu konuda daha tutucu. Müşterilerime genelde diyorum ki; özgün bir şey mi istiyorsunuz, öyleyse bırakın elinizdeki fotoğrafları, ben sizin tarzınızı anladım, gerisini bana bırakın. İşte o zaman daha farklı bir şeyler ortaya çıkıyor.

Peki, Lief Urla dekorasyonu yapılırken ilham aldığınız şeyler neydi?

Oylum Erkuş: Sadelik. Yumuşak bir minimalizm aslında. Minimalizm bazen çok soğuk olabiliyor; biz yumuşaklığı ve İskandinav tarzını aldık, hepsini bir araya getirdik. Duygusal olsun istedik. Tek bir rengin farklı tonlarını kullanmayı çok seviyoruz. Bu pastalarımızda, çiçeklerimizde de öyle.

Lief Urla açıldığından beri influencerlar tarafından paylaşılan bir mekân oldu. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? 

Oylum Erkuş: Bir taraftan çok teşekkür ederiz. Aksi halde, Urla’nın bir arka sokağında bu kadar çok insana ulaşmamız hiç mümkün değildi. İşin artık her şeyden çok sosyal medyadan yürüdüğünün farkındayız. Ama bizim en ufak bir sponsorlu postumuz ya da çalışmamız olmadı. Hepsi de çok büyük bir keyifle, severek, görmek için geldi. Bir taraftan çok güzel bir şey ama bir taraftan da şöyle bir şey oldu; özellikle yeni nesil gençlerimizde bir fotoğraf alanına dönüştü. Zaman zaman bu durum bizi zorladı. Çünkü gerçekten buranın keyfini sürmek için gelenlerin; pastasını yiyip kahvesini içmek isteyenlerin etrafında dönen onlarca genç kızımız fotoğraf çekilmek için birbirleriyle yarıştılar. Bu durum bazen müşterilerimizi de zorladı, bizi de. Mümkün olduğu kadar yönlendirmeye çalıştım ama bu durum sadece bizim mekânımıza özel değil. Genel olarak yeni neslimizin ve yeni zamanın getirdiği bir şey bu.
Dilek Yıldırmaz: Oylum’la birlikte burayı hazırlarken; bir doku ya da bir kumaş parçası, bir köşe, bir raf, hepsini birleştirdik aslında. Kocaman bir Pinterest dosyamız vardı. Sevdiğimiz her şeyi oraya atıyorduk. Bu dekorasyon ticari anlamda öne çıkarılmış bir şey değil fakat çok dikkat çekti. Oylum Erkuş: Müşterilerimizin beğenisini en çok dile getirdiği şey, buranın çok huzurlu olması. Biz de bazen “burada huzur satıyoruz” diyoruz.

Mekândaki fotoğraflar dikkat çekiyor. Kimin eseri?

Oylum Erkuş: Bir kısmını ben çektim, mekânı açtığımız sırada. Daha sonraları çok sevdiğimiz arkadaşımız Müge Kaya, sağ olsun bize gide gele mekânın fotoğraflarını çekmeye başladı. Buradaki huzuru ve dinginliği fotoğraflarında yaşatıyor. Kendi tarzı da zaten biraz öyle.

İlerleyen zamanlarda Lief Urla’yı nerede görmek istersiniz?

İzmir’de şehir içerisinde bir yerde olmak gibi hedeflerimiz var. Sadece doğru bir lokasyon ve doğru bir zaman olmalı. Böyle bir arayışımız var ama nokta atışı yapmak istiyoruz. Bu yüzden de aceleci değiliz. Gerçekten bizi anlayan, bizi bilen, müşterimizle buluşabileceğimiz bir noktada olmak istiyoruz. Dükkân çok önemli, çünkü bu atmosferi orada yaratmak kolay değil. O ferahlığı sağlayabilecek enerjisi olan bir yer olması gerek. 

Lief Urla menüsü yapılandırılırken nasıl bir yol izlemeyi tercih ediyorsunuz?

Oylum Erkuş: Popüler lezzetlere odaklanmış olsaydık şu an başka bir noktada olurduk. Tamamen yaratıcılığımızla ve mevsimsel geçişlerle oluşturuyoruz. Yeni bir mevsim geldiğinde o mevsime özel ne varsa onları mutlaka masaya yatırıyoruz. Aynı zamanda menümüzdeki yelpazede eksik kalan tat kreasyonları nelerse, onu ekliyoruz. Önce bizim kendi damak tadımıza uygun, özgün olacağını düşündüğümüz dengeli bir pasta yapmamız gerekiyor. 

Dilek Yıldırmaz: Tabii gelen talepleri de değerlendiriyoruz. Bazen biz de çok farklı şeyler yapıyoruz. Bir denge bulmaya çalışıyoruz ama önemli olan Oylum’un da dediği gibi özgün olması. Önce bizi mutlu etmesi gerekiyor. 

Oylum Erkuş: Şimdiye kadar çok pasta denedik. Şu an oturmuş olan on iki-on üç pastamız var ama şimdiye dek bu vitrinde elli farklı pasta çıkmıştır. Sadece bazen önyargılara takılıyoruz; örneğin kuşburnulu kestaneli denedik. Nefis bir pastaydı ama insanlar kuşburnu yemedikleri için ya da tercihlerini sevdikleri pastadan yana kullandıkları için ona yönelmediler. Denemeye pek açık olamayabiliyorlar. Bu sebeple kaldırdığımız çok pasta oldu. Bu durum ilk başta bizi çok hayal kırıklığına uğratmıştı. Örneğin, nefis bir fındıklı cheesecake’imiz vardı, çok özgün bir reçeteydi, onu kaldırmakta o kadar zorlandık ki… 
Dilek Yıldırmaz: Bir de bu pastaları pat diye kaldıramıyoruz, şeklini değiştiriyoruz. Yani mücadele ediyoruz.
Oylum Erkuş: Bir çikolatalı cheesecake yaptığınızda, o kadar çok seviliyor ve insanlar tadına o kadar alışıyor ki diğerlerine bir türlü sıra gelemiyor. Sonunda farklı tarifleri mecburen kaldırmak zorunda kalabiliyorsunuz. Diğer yandan da denemeyi çok seviyoruz. Denemeseydik muhtemelen çok keyif almazdık. Kaldırdığımız reçetelerimizin hepsi bir defterde, her an çıkabilirmişçesine beklemede. Sürekli müşterilerimiz de aslında yeni şeyler aramıyor değil. Geldiklerinde bazen aynı şeyden sıkıldık, yeni bir şeyiniz var mı diye sorabiliyorlar.

‘‘Tek bir rengin farklı tonlarını kullanmayı çok seviyoruz. Bu pastalarımızda, çiçeklerimizde de öyle.’’

Kahve ve çaylarınız da çok güzel. Seçerken nasıl ilerliyorsunuz?

Oylum Erkuş: Kahve seçiminde yola çıkarken, ilk olarak, tatlılarımızın yanına gerçekten kalitesinden ödün vermediğimiz iyi bir kahve koyduk. Çok çeşitlendirmeyelim, standart kahve çeşitlerinden olsun, Avrupa’da ya da Amerika’da, her gittiğiniz yerde olan kahve seçenekleri ne ise onlar olsun dedik. Mesela öyle aromalandıralım, sınıflandıralım, kremalara, mochalara girelim istemedik. Çünkü bu iş başka bir şey; biz kahveci değiliz. Yine benzer şekilde, bitki çaylarımızda da özel bir firmayla çalışıyoruz. Soğuk demleme bitki çaylarımız var. İhtiyacı karşılayacak, eşlikçi olacak şekilde, kalitesinden ödün vermediğimiz ürünlerle çalışıyoruz. Limonatada da iddialıyız, çünkü limonlarımızı donduruyoruz, rondodan geçirip, içerisine herhangi bir aroma ya da hazır karışım kullanmadan, bildiğiniz ev yapımı limonata yapıyoruz. Çok fazla içecek çeşidine girmiyoruz, pastalar biraz daha ön planda.

Peki, Lief Urla’da spesiyal olarak tanımladığınız ürününüz ne? 

Oylum Erkuş: Dönem dönem değişiyor. Benim için de değişebiliyor, çünkü bazen çikolatacı oluyorum bazen de meyveci. Benim son zamanlardaki favorim, Creme brulee cake isimli yeni pastamız. Aslında onu yılbaşı için çalışmıştık. Ben soft ve kremalı pastaları biraz daha fazla seviyorum. Creme brulee muz ve karamelli, çok dengeli bir pasta oldu. O yüzden de favorim o. Dilek Yıldırmaz: Benimki de bu aralar bademli kruvasan. Bademli kruvasanımızı da biraz anlatalım; içerisinde marzipanın aksine badem kreması kullanıyoruz. Çünkü daha yoğun ve kremamsı bir tadı var. Böylece bademin tadını daha fazla aldığımızı düşünüyoruz. Özellikle sabah erkenden çıktığında en sevdiğim şey o.

Peki, Lief Urla’nın size kazandırdığı en büyük şey ne oldu? 

Oylum Erkuş: Hem kişisel yetkinlikler olarak hem de hayatıma kattıklarına bakarsak, muhteşem insanlarla tanıştım. Urla’nın ilginç bir yapısı var. Çok fazla entelektüel insan var. Şimdiye kadarki yaşamımda hep bir bilim kadını olarak çalıştığım için hep laboratuvar içerisinde, kendi beyninin içerisinde yaşayan bir insandım. Oysa şu anda hayatım muhteşem bir sosyal iletişim ağına dönüştü. İnsan ilişkilerinde sınırlarımı belirlemem konusunda daha sorgulayıcı, farkındalığımı artıran bir deneyim oldu. Envai çeşit insan var etrafımızda, bu bizim sosyal becerilerimizi çok geliştirdi. Daha iyi tanıyoruz, empati yeteneğimiz de daha artmış durumda. 
Dilek Yıldırmaz: Ben de inanılmaz enerjisi olan insanlarla tanıştım. Tanışıyoruz, görüşüyoruz; birlikte olmaya başladığımız arkadaşlıklarımız var. Buranın bir enerjisi var ve o enerjiyle birbirinizi çekebiliyorsunuz. En büyük kazancım bu. Geriye baktığımda iyi ki yapmışım, güzel anılarım oldu diyorum. Ticari olarak, insan ilişkileri olarak çok büyük bir tecrübe. Daha önce hiç deneyimlemediğim kadar büyük bir tecrübe. Emek verdiğimiz bir şey var, her sene büyüyor ve yenileniyor. Biz de dönüşüyor ve değişiyoruz.

Lief Urla

Röportaj: Ebru Belen
Editör: Nisa Tosyalı, Şöhret Baltaş
Fotoğraf: Sevda Kaplan

Henüz yorum yok

Bir yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BİZİ TAKİP EDİN