Mikroplastikler Neden Tehlikeli? Uzman Görüşüyle Çevreye ve Sağlığa Etkileri

Mikroplastikler, insan faaliyetlerinin çevre üzerindeki etkisini kavramada ve kaynakların doğru kullanılmasını

yönetmede önemli bir dönüm noktası… Bugünün şartları, üretim ve tüketim politikalarını anlayarak modern

yaşamın çevre üzerindeki baskısını azaltmak için daha sürdürülebilir çözümlere yönelmemiz gerektiğini

gösteriyor. Hafif, dayanıklı ve ucuz oldukları için hayatımızın her alanına girmiş olan plastikler, gezegenimiz

için büyük bir tehdit oluşturuyor. Gelecek nesillere temiz, sağlıklı ve yaşanabilir bir dünya bırakmak hepimizin

sorumluluğu… Biz de bu sorumlulukla mikroplastikleri, Doç. Dr. Çinel Köksal Karayıldırım‘a sorduk.

Soluduğumuz havada, içtiğimiz suda, yediğimiz elmada, şampuanımızda hatta kanımızda tespit edilen bu “mikroplastik” mevzusu nedir? Çevreye ve dolasıyla insan sağlığına verdiği zararın gün geçtikçe arttığı araştırmacılar tarafından ortaya konuyor. Peki korunmak mümkün mü ya da hiç maruz kalmamak?

Günümüzde artan kullanımlarıyla birlikte çevrede ciddi yük oluşturan plastik atıkların 5 mm’den küçük olan parçacıklarını, literatürde mikroplastik olarak adlandırıyoruz. Son sekiz yılda hayatımıza giren bir terim olsa da tarihçesine baktığımızda modern plastiklerin üretilmesiyle birlikte 19. yüzyılın sonlarına doğru gelişen teknolojiyle karşımıza daha sık çıktığını görüyoruz. Tarihler 1907 yılını gösterdiğinde ünlü kimyager Leo H. Baekeland’in plastiği keşfiyle modern plastik çağı başlıyor ve hız kesmeden üretim bütün dünyaya hızla yayılıyor. Zira bu malzeme dayanıklı olmasının yanı sıra hem hafif hem de oldukça ucuz! Gelişen teknoloji, bu ürünleri gündelik hayatın vazgeçilmezi haline dönüştürürken ne yazık ki çevresel etkilerinin önemi, o dönemde dikkat çekmiyor. 1970’lı yıllara gelindiğinde bilimsel çalışmalarda, literatürde yerini alırken dönemin aurasından da kaynaklı olarak “farkındalık tohumları” serpilmeye başlanıyor.

Araştırmacıların ortaya koyduğu ilk veriler aslında bugün anaokullarında bile öğretilen bir bilgi olan plastiklerin, doğada uzun süre bozulmadan kaldığı yönünde… Denizel ortamda, toprakta, soluduğumuz havada, kuşların sindirim sisteminde tespit edilen plastiklerle ilgili olarak kesin kanıtlar gösteriyor ki ekosisteme uzun vadede inanılmaz zararları oluyor. 2004 yılında, dünyanın en prestijli bilimsel makalelerinin yayınlandığı Science Dergisinde, İngiliz bilim insanı Prof. Dr. Richard C. Thompson ve çalışma arkadaşları “Lost at Sea: Where is all the plastic?” başlığı ile bir makale yayınlıyorlar ve bu makalede “Mikroplastik” terimini ilk kez kullanarak okyanuslardaki küçük plastik parçacıkların varlığına dikkat çekiyorlar. Peki kocaman okyanusa minicik plastiğin zararı ne olabilir ki? Bu sorunun cevabı sandığımız kadar basit olmayabilir. Günümüzde artık bildiğimiz bir gerçek var ki bu mikro tanecik yapıların sadece denizel habitatlarda bulunmadığı, kozmetiklerden tekstil ürünlerine, gıdalardan atmosfere kadar geniş bir alanda bu yapılara rastlamanın mümkün olduğu…

Mikroplastiğe maruz kaldığımızda potansiyel riskimiz ne olur? Mikroplastiklerin insan sağlığı üzerindeki etkileri hala tam olarak anlaşılmamıştır. Bunun başlıca nedeni, mikro plastiklerin vücutta nasıl biriktiği ve hangi dozda zararlı olduğu konusundaki verilerin sınırlı olması… Ancak laboratuvar deneyleri ve hayvan çalışmaları, mikroplastiklerin bağışıklık sistemi tarafından “yabancı madde” olarak algılanıp enflamasyona neden olabileceğini gösteriyor. Bunun yanı sıra hormonal sistem üzerine negatif etkilerinin olduğu, hücrelerde oksidatif strese sebep olabileceği ve ileri boyutta DNA’nın zarar görmesine yol açabileceği biliniyor.

Herhangi plastik bir ürün aldığımızda genellikle ilk baktığımız parametre, BPA ya da fitalat içerip içermediği oluyor. Bu farkındalığın önce bebek ve çocuk ürünlerinde başladığını biliyoruz. Özellikle biberon, emzik ve diş kaşıyıcı gibi direkt oral yol ile temas eden ürünlerde, bu tarz kimyasalların bulunması başta otoriteler daha sonra da pazarlama stratejilerinden kaynaklanan hedeflerle sınırlandırılmış durumda. Şu an yapılan araştırmaların ışığında, bu maddelerin insan sağlığına çok geniş spektrumda zarar verdiğini de başta artan kanser vakalarıyla birlikte ne yazık ki tecrübe ederek öğreniyoruz.

Bilinçli tüketici olarak “sınırlarımızı” nasıl koruyabiliriz?İşlerin karıştığı nokta tam da burası çünkü neyi ne kadar bilebileceğimiz konusunda bir fikrimiz yok. Evet iyi etiket ya da propektüs okuyoruz belki ama yeterli mi? Plastik şişe, poşet, ambalaj vb ürünleri bir kenara koyarsak herhangi bir polyester kıyafetin yıkanmasıyla yayılan liflerin, primer mikro plastik kaynağı olduğunu bilsek de elimizden ne gelir? Kozmetik ürünlere belki sınırlama getirebiliriz, temiz içerikli ürünler kullanabiliriz, ya ambalajları? Tamam makyaj da yapmayalım. Diğer bir kaynak olan endüstriyel temizlik ürünlerini ne yapacağız? Hastanelerde kullanılan steril malzemeler yerine eski usül kaynatılan enjektörleri mi tercih edeceğiz? “Evimde saklama kabı olarak sadece cam kullanıyorum” demenin, bu sorunu çözmeyeceği konusunda sanırım hemfikiriz. Durum bu kadar karamsar mı derseniz, tünelin sonunda henüz bir ışık yok. Ancak küresel düzeyde mikro plastik kirliliğini azaltmak için plastik kullanımını sınırlama, geri dönüşüm oranlarını artırma ve alternatif malzemeler geliştirme çalışmalarının yoğunlaştığını biliyoruz.

Konunun olmazsa olmazı, mikroplastik içeren ürünlerin yasaklanması veya kısıtlanması yönünde yapılacak olan yasal düzenlemeler.

Bireysel anlamda kendi mikro çevremizde yapılacak ilk faaliyet, plastik kullanımındaki teşviki azaltmak ve alternatifi olan biyo-bozunur malzemelere yönelmek olabilir.

Bununla birlikte plastiğin geri dönüşüm oranını arttırarak atık yönetiminin bir kültür haline gelmesini sağlamalıyız. Bunun yerel yönetimlerle ve ulusal kaynaklarla desteklenmesi de şart. Konunun olmazsa olmazı, mikroplastik içeren ürünlerin yasaklanması veya kısıtlanması yönünde yapılacak olan yasal düzenlemeler… Bir bütün olarak değerlendirildiğinde “yarınlar” için hala umut var diyebiliriz.

Doç. Dr. Çinel Köksal Karayıldırım

No Comments Yet

Leave a Reply

Your email address will not be published.

BİZİ TAKİP EDİN