Urla’nın Mavi Gözlü Devi Tanju Okan

“Deniz ve Mehtap”, “Dostlarım”, “ Kadınım” ve daha niceleri…  İşte, yaşamının son yıllarını Urla’da geçiren ve Urla için önemli kişilerden ve eskimeyen değerlerden biri olan Tanju Okan’ın hayatı…

  Bazı sanatçılar vardır ki sadece yaşadığı dönemde değil, dönemlerin sanatçısıdır. Sesindeki tını, şarkılara yüklediği duygular, seslendirdikleri şarkıların onlardan başka kimse tarafından o kadar güzel yorumlayamayacağını düşündüren bu sanatçılar, dinleyicileri derinden etkilemeyi başarabilmiştir. İşte bunlardan biri de kuşkusuz ki Tanju Okan.

27 Ağustos 1938 yılında İzmir’in Tire ilçesinde dünyaya gözlerini açmıştır. Annesi Urla’nın ilk sorgu hâkimi Ali Rıza Bey’in kızı, babası ise müzik öğretmeni olan Tanju Okan, ilk müzik eğitimini iyi derecede keman ve piyano çalabilen babasından almıştır. Annesi ve babası Tanju Okan 5 yaşında iken ayrılmıştır. Müziğe olan ilgisini fark eden ve canlı tutmak isteyen annesi, masanın üzerinde iplerle çizgiler yapar, bu çizgilerin üzerine de notalara benzettiği kurabiyeleri sıralar, doğru notaları bilebilen Tanju Okan kurabiyeleri yemeyi hak edermiş.

   İlk ve orta öğretimini Manisa’da alan Okan, lise eğitimini Balıkesir Lisesi’nde sürdürmüş ve arkadaşlarıyla Paris’in ünlü kabaresi “Moulin Rouge” adında bir orkestra kurmuş, ardından İtalya’ya giderek müzik eğitimini burada tamamlamıştır. Askerlik döneminde de şarkı söylemeye devam etmiş ve aynı orkestrada yer aldığı Selçuk Sun’un dikkatini çekmiştir. Vatani görevini tamamladıktan sonra ünlü orkestra şefi Orhan Sezener’in ekibinde görev alarak İngilizce, İtalyanca ve Fransızca şarkılar seslendirmiştir.   

Tanju Okan asıl tanınırlılığını Erol Büyükburç ve Tülay German ile birlikte 1964’te Milli Orkestra ile katıldıkları Yugoslavya’daki Balkan Festivali’nde gerçekleştirdiği performansı ile yakalar. Olayın hikâyesi şöyledir: Festivalde Erol Büyükburç dinleyicilerden büyük bir alkış alır ve bu kadar büyük bir sesin üzerine artık kimsenin sahneye çıkmaması gerektiği söylenir. Tanju Okan bunu kabul etmez ve kendini sahneye atar. Şarkısını söyledikten sonra, şarkının sözlerinden sonra şarkıya da uygun olarak elindeki içki bardağını elinden atar ve seyirci aralıksız 7 dakika boyunca Tanju Okan’ı alkışlar ve Tanju Okan yarışmayı birincilikle tamamlar.  Bu başarısından sonra Tanju Okan’ın ünü İtalya ve Fransa’ya kadar uzanır. Hatta o kadar çok ilgi görür ki Amerika’nın çeşitli eyaletlerinde dahi konserler verir.

     Yarışmada seslendirdiği ‘Kundurama Kum Doldu’, Yugoslavya’da çıkardığı ilk plak, Tanju Okan’ın piyasaya sürülen ilk çalışması olur. Daha sonra pek çok filmde yer alır ve pek çoğumuzun -yaş fark etmeksizin- ezbere bildiği muhteşem eserleri peş peşe gelir. “Kadınım”, “Öyle Sarhoş Olsam ki”, “Hasret”, “Kemancı”…

  Sesi kadar yakışıklılığı ve evlilikleriyle de gündeme gelmiştir Tanju Okan. Yaşadığı aşklar ve evlilikler de bize işleyen şarkılar olarak geri dönmüştür. Kadınım şarkısı bunlardan biri. Hikâyesi ise hayli derin: Tanju Okan’ın o dönem aşk yaşadığı Zerrin Erdoğan’ın ailesi, Tanju Okan’ın alkol sorunundan dolayı beraber olmalarına karşı çıkar. Uzun süre aşklarını gizli yaşasalar da, aile bir süre sonra durumu öğrenir ve kızlarını ABD’ye göndermek isterler. Sevgilisini görmek için evine giden Tanju Okan, evde olmadığını ve ailesi tarafından arka kapıdan kaçırılıp ABD’ye gönderildiğini öğrenir ve aşk acısıyla melankolik bir ruh haline girer. O dönem, eşinden yeni boşanan Mehmet Teoman, Tanju Okan’ın bu halini görür ve hepimizin diline pelesenk olan o dizeleri yazar: “Eşyalar toplanmış seninle birlikte, Anılar saçılmış odaya her yere, Sevdiğim o koku yok artık bu evde, Sen kadınım…”

  Tanju Okan’ın çok miktarda alkol ve sigara tükettiği aşikâr. Bu durum harika bir klasiğin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Okan’ın içkisini ve sigarasını en yakın dostları olarak gördüğü “Dostlarım” şarkısı bir Selami Şahin eseri. Aslında tamamen farklı bir şarkıyı seslendirecek olan Tanju Okan, belki de başyapıtlarından birini seslendirmiştir tesadüfen de olsa: Selami Şahin bir meyhanenin kapanma saatinin gelmesine rağmen meyhaneden gitmek istemez ve “Kapatma Meyhaneci” adlı şarkıyı yazar ancak bu şarkının notalarını ve sözlerini kaybeder, sonrasında Tanju Okan ondan yeni bir şarkı yapmasını ister. Ortaya ise o müthiş eser çıkar: “Benim en iyi dostum içkim sigaram, Onlar da terk ederdi olmasa param, Canım kadar yakınım el oldu şimdi, Dünyada aşk denilen kelime yalan…”

  Kuşkusuz, Tanju Okan’ın en büyük hiti “Hasret”. Nino Varon’un genç Fransız şarkıcı Georges Moustaki’nin “Le Meteque” adlı şarkısından uyarladığı ve onun sihirli değneğinin Tanju Okan’ın eşsiz sesiyle birleşmesiyle bir klasik ortaya çıkar. Nino Varon’un önerisiyle Tanju Okan şarkıyı ağlayarak söyler ve o büyüleyici sesle birlikte biz de söylemeye başlarız: “Bu akşam çok efkârlıyım, kalbim neden kan ağlıyor bunu bir bilsen sevgilim…” Bu şarkı ile büyük bir çıkış yakalamakla kalmayan Tanju Okan, Nino Varon için unutulmayacak bir dost olur.

  Birçok başarısız evlilik yapan ve hepsi de alkol problemi yüzünden son bulan Tanju Okan, son evliliğini Zerrin Mutlu ile yapar, çocukluğunun geçtiği ve aşığı olduğu Urla’ya yerleşir. Burada sakin bir hayat geçiren Tanju Okan, iki tekne alır ve teknelerine şarkılarının adlarını verir: “Kadınım”, “Hasret”. Maalesef bu mutluluğu da çok uzun sürmez Tanju Okan’ın ve 4 yıl sonra Zerrin Mutlu’dan alkol yüzünden ayrılmak zorunda kalır. Teknelerini ise satar.

   Tam bir deniz sevdalısı olan Tanju Okan, verdiği konserlerden sonra Urla İskele’ye gider ve vaktinin çoğunu buradaki denizcilerle ve dostlarıyla geçirirdi. Öyle ki Tanju Okan’ı görmek isteyenlere Gelin Kayası tarif edilirdi. O sahilde kayalıkların üstüne oturur ve denize karşı şarkılarını söylerdi Tanju Okan. Urla’yı o kadar sever ki Tanju Okan “Urlam” adlı bir şarkı bile yapar. 1989’da Urla Belediye Başkanlığı için bağımsız aday olacakken, Turgut Özal’ın teklifiyle ANAP’dan aday olur ancak ANAP ikinci parti olarak çıkar ve maalesef Tanju Okan çok sevdiği Urlasına hizmet etme fırsatını kaybeder.

  1990’lı yıllarda pop müziğin yeniden yükselişe geçmesiyle müziğe dönen Tanju Okan, yeniden şarkı söyleyebilmesiyle büyük bir mutluluk yaşar. Ne var ki mutluluğu siroz teşhisi konulmasıyla uzun sürmez, kangren olan sol bacağı diz üstünden kesilmek zorunda kalır.

  26 Ocak 1996’da Urla’da organize edilen bir gecede sahneye çıkan Tanju Okan hayranlarına son kez şarkı söyler. 15 Nisan 1996’da Kültür ve Turizm Bakanlığı ile POPSAV’ın düzenlediği özel gecede Sezen Aksu, Barış Manço ve Cem Karaca‘nın aralarında olduğu meslektaşları sahneye çıkarak Tanju Okan ile özdeşleşmiş şarkıları seslendirir.

Siroz ve bacağının kesilmesinden sonra zor günler yaşayan Tanju Okan, 23 Mayıs 1996’da çok sevdiği Urla’da, ilk emekli maaşını alacağı gün hayata gözlerini yummuştur. Vasiyeti üzerine cenazesi vaktinin çoğunu geçirdiği Urla İskele Mezarlığı’na defnedildi. Her yıl mezarı başında anılıyor sanatçı. Tanju Okan adına bugün Urla’da bir Tanju Okan Parkı var ve bu parkta, 2 adet tenis kortu, 2 basketbol sahası, yürüyüş yolları, tribün, dinlenme ve oturma alanları, koşu parkurunun içerisinde yer alan tesis ile 100 araçlık otopark bulunuyor. Ayrıca bu parkın içinde yine Tanju Okan hatırasını yaşatmak adına bir de Tanju Okan Heykeli var.

Yaşadığı döneme damga vuran ve pek çok eseriyle bugün bile dillerden düşmeyen şarkılara imza atmış bir insan Tanju Okan… Kariyerine 12 tane 45’lik ve 20 film sığdıran sanatçı, şarkıları kendine uyarlayan, adeta şarkıyı yeniden işleyen usta bir isim. Bugün, her çilingir sofrasında kaldırılan kadeh, mehtaba karşı kurulan hayaller, aşka düşünce dinlenen şarkılar onun yüzünden. Tanju Okan, iyi ki bu dünyaya gelmiş ve iyi ki biz bu mavi gözlü güçlü sesi dinleyebiliyoruz.

Bu yazımız ilginizi çektiyse ”Dünya’nın Alarm Veren Gündemi Artık İklim Değişikliği” yazımızı da buradan okuyabilirsiniz. 

Farklı bir öneri olarak ”Nasıl Bir Tüketici Olduğumuzu ‘Sürdürülebilirlik’ İlkesini Gözeterek Seçebilmek” yazımızı buradan okuyabilirsiniz. 

 

Ebru Buyukkaya

1990 yılında Istanbulda doğdu. Kocaeli Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünü bitirdi. Küçük yaştan beri yazmaya ve okumaya büyük bir merak ve ilgi duyması nedeniyle kendini bu alanda geliştirmeye yöneldi . Halen digital platformlara ve dergilere yazmanın yanı sıra, kendini geliştirmeye de devam etmektedir.

Henüz yorum yok

Bir yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BİZİ TAKİP EDİN