Modern yaşamın hayatımızı pratikte kolaylaştırdığı doğru. Peki ya bizden alıp götürdükleri? Her gün yetişmekte olduğumuz işlerimiz, yerine getirmekte zorunda olduğumuz sorumluluklarımız ve tüm bunları gerçekleştirirken toplumun ve ailelerin beklentileri için çabalıyoruz. Sırtlarımıza hem başarı, hem iyi bir aile bireyi, hem de iyi bir arkadaş ve de vatandaş olmak gibi sorumluluklar yükleniyoruz. E, tabi bunun yanında yeteri kadar sosyal ve ideal bedene sahip olmalıyız. Tüm bu özellikleri kendimizde toplamaya çabalarken, başarılı olamadığımızda kendimizi suçlamamız hiç de şaşırılacak bir durum değil. Özellikle sosyal medyada idealleştirilen kimlikler ve bedenlere sahip olamadığımızda kendimizi çoğu zaman kusurlu hissetmemiz bile mümkün. Kültür ve aile öğretilerinin de her zaman sağlıklı olmaması bizi her şeyi olan ama bir türlü mutlu olamayan insanlar haline getiriyor. Bize alternatif düşünce imkanları sunan, kendimizi başkalarıyla kıyaslayarak değil, tanıyarak sevme yollarını gösteren ve kalıplaşmış kuralları yıkarak kendimize yakınlaşarak, anlayarak ve daha çok şefkat göstererek bu kısır döngüden kurtulmak imkansız değil. Size önereceğimiz dört kendine şefkat kitabı, kendinizi daha yakından tanıyarak daha çok sevmeniz için elinizden tutacak.
Öz Şefkat / Kendinize Nazik Olmanın Kanıtlanmış Gücü (Kristen Neff)
Birçoğumuzun yaşamımızda farkında olmadan yaptığı şeylerden biri, kendimize hak ettiğimiz sevgi ve saygıyı yeterli ölçüde verememek. Durmadan kendimizi birileriyle kıyaslıyor, hiçbir zaman yeterli hissedemeyeceğimiz rekabetleri kovalıyoruz. Çünkü toplumun bizden beklediği o kişi olduğumuzda mucizevi bir şekilde mutlu olabileceğimiz yanılgısındayız. Gün içinde kendimizle konuştuğumuz bir iç sesimiz var ve maalesef bu ses bize nasıl hissettiğimiz, aslında ne yapmak istediğimizi sormuyor aksine bize daha iyisini yapamadığımız zamanlarda agresif ve alçaltıcı bir davranış sergileyebiliyor. Kendimizle aramızdaki ilişkinin şefkat ve saygı değeri ne kadar yükselirse ve bu bizim asıl gerçek iç sesimiz olabilirse daha huzurlu ve istikrarlı bir yaşamın kapısını aralamak o kadar kolaylaşıyor. Kristen Neff bu kitabında kendi yaşamından edindiği deneyimleri de örnek vererek, kendimize olan ihmalkarlığımızı ve yargılayıcı bakış açımızın altını çiziyor.
Erteleme (Nihan Kaya)
Nihan Kaya ismi en çok İyi Aile Yoktur kitabı ile tanınan bir yazar. Yazarın son kitabı olan Erteleme de en az diğerleri kadar ses getirdi ve okuyucuya ulaştı. Birçoğumuz günlük hayatımızda yapmamız gereken işlerimizi, görevlerimizi, hedeflerimizi ertelerken buluyoruz. Bu ertelemeler hepimize kendimizi kötü hissettiriyor ve kendimizi kötü hissettiğimizde de o işi yapacak motivasyonumuzu kaybettiğimiz için erteleme kısırdöngüsüne girebiliyoruz. Maalesef erteleme döngümüzü kıramadığımızda kendimizi işe yaramaz ya da tembel gibi sıfatlarla eleştiriyor, zamanımızın çoğunu kendimizi suçlayarak geçiriyoruz. Nihan Kaya, bu kitabında ertelemenin kaynağının sanılanın aksine tembellik değil, mükemmeliyetçilik ve başarısız olma korkusunun olduğunu anlatıyor. Çocuklukta bizden en iyisini bekleyen ebeveynlerle büyüdüysek ve başarı hırsı ile yetiştirildiysek ebeveynlerimizin davranış şeklini iç sesimiz olarak kabul ederek, hep başlamak istediğimiz o yeni aktiviteye ya da işe başlama cesaretini kendimizde bulamayabiliyoruz. Yazar bu kitapta ertelemenin sebeplerini detaylandırarak okuyucuyla paylaşıyor ve erteleme davranışıyla başa çıkabilmek için yöntemler sunuyor.
Anneler, Kızları ve Beden Algısı (Hillary L. McBride)
Özellikle görsel medyanın günümüzde hayatlarımızda büyük ölçüde yer almasının baskısıyla birlikte kadın bedeni artık daha çok mercek altında. Popüler kültürün zehirli dili ile ruhları zarar gören kadınların büyük bölümü günümüzde vücut dismorfik bozukluğu (beden algı bozukluğu) ile mücadele ediyor. Yanlış estetik müdahalelerinin ve estetik yaşının gittikçe düşmesi ise gidişatın en belirgin verilerinden. Kadınların büyük bölümü yaşamlarını bedenleri hakkında kaygı duyarak geçiriyor. Bedeni kabul edilen güzellik algısına uymadığını düşünen ve kabul görmüş hissetmeyen bu kadınlar içten içe depresif bir yaşamın tutsağı olmaktan kaçamıyor. Tabi ki bu algı bozukluğundan nasibini alanlar sadece kadınlar değil, birçok erkek de ideal vücut algısı popülaritesinden muzdarip. Bu algının temelleri ne yazık ki ta en başından anneden çocuğa aktarılıyor. Maalesef anneler bunu bile isteye değil, onlar da annelerinden aldıkları miras olan algılarını çocuklarına fark etmeden aktarıyor. Bu kitapta anne- kız hikayelerinden yola çıkılarak ebeveynler arasındaki iletişimin çocuğun yetişkinliğindeki beden algısını ne ölçüde etkilediğini, ona davranış biçiminin kendini ve bedenini severek daha özgüvenli ve öz şefkatli bir birey olmasında ne denli önem kazandırdığını farklı açılardan ele alarak anlatıyor.
Hayatı Yeniden Keşfedin (Jeffrey E. Young)
Hayatı yeniden keşfedip, yaşama bambaşka bir pencereden bakıp, yaşadığımız hayal kırıklıkları, cevabını bulamadığımız soruların cevabı, tekrarladığımız hatalarımız, korkularımız ve bunun gibi kendini gerçekleştirmeye dair önümüze çıkan engeller, büyürken edindiğimiz deneyimlerin getirileri oluyor. Psikoterapide şema terapi başlığı işlenen bu ekol neyi neden yaptığımızı, açıklayamadığımız duygu durumlarımızı fark etmemiz için çok önemli bir rehber. Kitapta yer alan şemalarınızı keşfettikçe kendinizi de yeniden keşfedip, yıllarca neden çözemediğinizi bilmediğiniz düğümleri fark edeceksiniz. Kitapta ayrıca şemaları incelen danışanların hikayeleriyle yola çıkarak o şemanın kişinin yaşamını nasıl şekillendirdiğine mercek tutuyor. Kendinizi anlayıp tanımanın vermiş olduğu farkındalıkla yaşadığınız olumsuzlukların nedenin siz olmadığını, aslında kendinize ne kadar çok haksızlık ettiğinizi öğrenince istemeden kendinize karşı esirgediğiniz şefkati vermeye başlayacak gücü edinmeniz için cesaretlendirecek bir kitap okuyacaksınız.