Sanat ve Sosyal Sorumluluk üzerine bir “Korcan Karar” röportajı…
Gazeteci, belgeselci, savaş muhabiri ve ana haber sunucusu Korcan Karar’ın belgesel niteliğindeki fotoğraflarından oluşan sergisi Bahar Soyoğuz’un küratörlüğünde izleyicilere sunuluyor. “Olea Europaea” başlıklı sergi Urla’daki zeytin ağaçlarının maceralarına tanıklık ederken 26 Ağustos – 20 Eylül 2021 tarihleri arasında Urla’da bulunan BE Contemporary Art Gallery’de sanatseverlerle buluşuyor.
Antik Çağ’daki adıyla Klazomenai olarak bilinen Urla, yeşilin en medeni tonuna yüzyıllardır ev sahipliği yapıyor. Uluslararası barış simgesi olarak kabul edilen zeytin ağacının asırlık yolculuğuna şahitlik eden bir sergiden bahsetmek istiyorum. “Olea Europaea” sergisi nesnel olarak ağaca odaklansa da aslında alt metinlerinde bizleri özellikle son günlerde yaşadığımız her türlü katastrofiyi yeniden düşünmeye teşvik ediyor. 21. yüzyılda deneyimlemek zorunda kaldığımız pandemi süreci ve ardından gelen yıkıcı doğa olayları aslında “insanın yaşam ile savaşının bir bedeli”… İlerleyen dönemde ekolojik dengeler bozuldukça çevresel yok oluşlar hayatın doğal akışında kaçınılmaz “son”lar olarak karşımıza çıkacak gibi gözüküyor.
Urla’nın toprak yapısı ve iklimi zeytin plantasyonuna uygun olması sebebiyle bölge asırlardır bu ağaçların anavatanı olarak kabul ediliyor. Bilinen en eski zeytinyağı üretim tesisinin kalıntıları önemli İyonya kentlerinden biri olan Urla’da yer alıyor. Yunan ve Roma mitolojisinin baş kahramanı “Ağacı gölge, yağı yaşam, yaprağı ilaç, ömrü uzun ve verimi yüksek” olarak tanımlanan zeytin ağacının Korcan Karar’ın yorumu ile 20 adet fotoğrafı bizleri hem bölgenin verimine hem de değerine bir kez daha dikkatimizi çekiyor. Bir yıl boyunca farklı dönemlerde çekilen bu kareler üzerine “3 soru & 3 yorum” ile güncel olayları harmanlayıp bir röportaj gerçekleştirdik.
ÇK: Bakmak, görmek, hissetmek ve bunu aktarabilmek… “Olea Europaea” adlı sergi özellikle son dönemde ülkemizde yaşanan orman yangınları ile birlikte “yeşilin” önemine dikkat çekiyor. Serginizin oluşum sürecinde nelere öncelik verdiğinizi merak ederken objektifinizi “zeytin ağacına” yöneltmeye nasıl karar verdiğinizi sormak istiyorum.
KK: Urla’nın eski evlerini, sokaklarını, tarihi fresklerini, sütun başlarını, camilerini fotoğraflamak istiyordum. Tesadüf eseri Urla belediyesinde görev yapmış Mehmet Emeç ile belediye arşivleri üzerine sohbet ederken bölgede bulunan yaklaşık 600 yıllık olan zeytin ağaçlarından bahsettik. Daha sonra ziyaret ettiğimiz bir arazide zeytin ağaçlarının yapısı, renkleri, ışığın yansıması beni oldukça etkiledi ve fotoğraflarını çekmeye karar verdim. Aklıma siyah-beyaz çekilen bu fotoğraflardan bir sergi oluşturma düşüncesi yerleşti, aslında amacım anı ölümsüzleştirmek ve tarihe not düşmekti. Bu sayede farkındalığı arttırarak kesilmemelerini sağlayabileceğimizi, sanatsal bir yapıya dönüştürerek koruyabileceğimizi düşündüm. Özellikle son dönemde yaşadığımız felaketlerden sonra başta yangınlarda mücadele eden orman işçilerine, itfaiyecilere, gönüllülere ve bu uğurda hayatlarını kaybedenlere sergimi ithaf etmek istiyorum. Hem gönülden teşekkür etmek hem de gelecek nesillerin hatırlamalarını sağlamak adına sergimi Urlalılara emanet ediyorum.
“Amacım anı ölümsüzleştirmek ve tarihe not düşmek… Böylelikle gelecek nesiller Urla’daki zeytin ağaçlarına dokunabilsin ve değerini bilsin…”
ÇK: Sergideki zeytin ağaçları bir sene boyunca farklı dönemlerde fotoğraflanmış bulunuyor. Belgesel niteliğindeki bu süreçte zeytin ağacından sonra sizi en çok etkileyen kaynak ne oldu?
KK: Üç kuşaktır Sakız Adalıyız şimdi de Alaçatı’da yaşıyorum. Kendimi ne zaman mutlu hissetsem ya da güzel bir olay yaşasam Alaçatı’daki evimin arsasına zeytin ağacı dikerim. Olimpiyatlarda barışı sembolize eden bir simge, savaşları durduran Helenistik bir ikon ya da mitlerin başlıca kahramanı olarak bilinen zeytin ağacını fotoğraflamak aslında bir bütün olarak ilham kaynağı… Ağacın gövdesi, bulunduğu yer, geçmişi, geleceği… Komşum Urla’ya bir “selam” olsun bu sergi…
“Bu sergiyi, son dönemde yaşadığımız felaketlerden sonra başta yangınlarda mücadele eden orman işçilerine, itfaiyecilere, gönüllere ve bu uğurda hayatlarını kaybedenlerin anısına ithaf etmek istiyorum”
ÇK: Bir yanda kitlesel felaketler ve ekolojik yıkımlar diğer yanda ise her şeye rağmen biraz umut, biraz cesaret, biraz gayret… Mikro çevremizi dikkate alarak, sizce bölgemizde yetişen/yetiştirilen zeytin ağaçlarının veriminden yeterince yararlanıldığını düşünüyor musunuz?
KK: Bölgemizde çok önemli zeytinyağı fabrikalarımız var, oldukça kaliteli yağ üretimi yapıyoruz. Zeytinimiz lezzetli, verim anlamında bir eksikliğimiz yok. Böyle düşünüldüğünde evet, gerçekten yararlanıyoruz diyebilirim. Ancak bu prosesleri modern çağı yakalayarak geliştirmemiz lazım. Örneğin İtalya… Üretimden ziyade şişeleme, etiket, görsellik vb. parametrelerin dâhil olduğu “ticari estetik” kavramında bizden oldukça ilerdeler. Bunların zamanla geliştirilebileceğini ve ileri teknolojiye entegre olarak görsellikle birlikte pazarlamanın da ivme kazanabileceğini düşünüyorum.
Sergiyi gezerken hafızanızda bir figür olarak mutlaka yeri olan zeytin ağacının siyah-beyaz fotoğraflarının renklendiğini göreceksiniz. İnce yapraklar, geniş gövdeler ve o gövdelerde yer alan oyuklar…Her biri birbirinden farklı hikâyeye sahip doğa tarafından yapılmış heykeller… Bu görselliği Korcan Karar’ın objektifinden “Olea Europaea” yı 20 Eylül 2021 tarihine kadar BE Contemporary Art Gallery’de görme fırsatı bulabilirsiniz.
Bu yazımız ilginizi çektiyse ”Urla’nın En Genç Sanat Galerisi Gru Art Gallery’den Yeni Sergi: Kağıttan Kaplan” yazımızı buradan, ”Sanatta ”Füzyon” ile Enerji Açığa Çıkıyor” yazımızı ise buradan okuyabilirsiniz.
Ayrıca ”Urla’da Gastronomi Adına Bir Adım Atıldı: Urla Gastronomi Rotası” yazımızı da buradan okuyabilirsiniz.
